ESM Genel Temsilciler Kurulu 2-3 Temmuz 2010 tarihlerinde Ankara’da aşağıdaki gündemle toplanmıştır.
GÜNDEM:
1. 2010-2011 TİS Sürecinin Tartışılması
2. KESK İl Gezileri Doğrultusunda Örgütlenme Çalışmalarının Değerlendirilmesi
3. Denetleme Kurulu Raporu Bilgilendirilmesi
4. ESM’nin Mevcut Örgütlenme Yapısının Değerlendirilmesi
Bir taraftan Anayasa değişikliği süreci işlerken, diğer taraftan 657 sayılı DMK’da değişiklik çalışmaları yürütüldüğü süreçte yeni bir TOPLU SÖZLEŞME dönemine giriyoruz.
Bu yıl yapılacak görüşmelerde;
a) KESK olarak masaya oturulmamalı ve diğer konfederasyonlar kamuoyu önünde katılmaması yönünde zorlanmalıdır.
b) Toplu Görüşmelere neden katılmadığımızı yalın ve basit bir bildiri ile tüm çalışanlara anlatmalıyız.
c) Yine geçmiş görüşmeler de diğer konfederasyonlar neler söyleyip ne yaptıkları, KESK olarak biz neler söyleyip ne yaptığımızı karşılaştırmalı olarak içeren her iki sendikayı deşifre eden bir broşür kısa zamanda çıkarılmalıdır.
d) Toplu Görüşme sürecinde tüm hakların temel ücrete katılarak tek bir ücret belirlenmeli, 2011 yılı artışı bunun üzerinden yapılmalı, bu teklif diğer sendikalara götürülerek ortaklaşmaya zorlanmalıdır.
e) Anayasa, 657 DMK ve TİS süreci birlikte irdelenerek bütünlüklü görüşlerimizi içeren bir broşür çıkarılmalı ve diğer sendikaların bu konulardaki farklılıkları ortaya konularak tutumları eleştirilmelidir.
657 sayılı DMK da yapılmak istenen değişiklik iş güvencesini ortadan kaldırmaktadır. Özel şirketlerden yönetici atayıp performans kriterleri uygulayacak bu zihniyet daha fazla kadrolaşma ile baskılanmış, yandaş çalışanlar ile GÜVENCESİZ çalışma hedeflenmektedir. Buna karşı enerjimizi olabildiğince zorlayıp, eylemlerimizi sürekli kılmalıyız.
TEKEL işçilerinin ekonomik ve özlük haklarını elinden alınarak 4-C’ye geçirilmesi süreci tüm çalışanları kapsamaya başlamıştır. Bu nedenle TEKEL eylemindeki tutumumuz kendimiz için vereceğimiz mücadeleye ışık tutması açısından çok önemliydi. TEKEL eylemini sahiplenen değil, destekleyen bir tutum izledik. Emekçilerin ortak mücadelesini önemseyen bir niyetle diğer konfederasyonların zamana yayan, sönümleyici, yalnızlaştırıcı, eylemin altını boşaltan tutumları nedeniyle görevimizi yerine getiremedik, başarılı olamadık. 25 Kasımdaki katılımımızı 4 Şubat ve 26 Mayıs eylemlerine yansıtamadık. Bizi yalnız bırakıp eylemden kaçan diğer sendikaları deşifre edemediğimiz gibi, verdiğimiz sözün arkasında durarak KESK olarak almış olduğumuz grev kararını birkaç gün evvel diğer sendikalarla ortaklaşılan bir metnin altına atılan imza ile zayıflatmış olduk.
TEKEL sürecinde yakalanan ortaklaşma sağlıklı olmaması yanında 1 Mayıs Taksim ve diğer yerlerde gerçekleştirdiğimiz eylemlere olumlu yansımıştır. Ancak TEKEL sürecindeki tutumları nedeniyle sürekli eleştirilen sendika yöneticilerine Taksim’de eleştiri ve protestonun dozu artmıştır. Olan olaylarda Konfederasyonumuzun da imzası bulunduğu açıklamadaki “teşhir ve tecrit edilmeleri gerektiği” ifadesi GTK’muzca doğru bulunmamıştır. Bu metinden sonra devam eden tüm TEKEL işçileri eylemlerinde aynı ifade 6 konfederasyon ismi kullanılarak daha ağır açıklamalara gerekçe yapılmaktadır. Konfederasyonumuz KESK bu metindeki ifadenin örgütün kabulü olmadığı ve muradı aştığı, sürekli kullanıldığı gerekçeleri ile kamuoyuna açıklama yaparak TEKEL işçilerinin eylemleri sahiplenilmelidir.
İşkolumuzdaki Kurumlarda ek ödeme uygulamalarındaki farklılıkları düzeltebilecek Bakanlar Kuruluna verilen En Yüksek Devlet Memuru Katsayısının % 200’e kadar artırılabilmesi yetkisinin kullanılması için çalışma yapılması; Bunun için Karayolları Kanunu değişikliği ile Karayolları çalışanlarına da uygulanmaya başlanılması gerekçe yapılarak, Bakanlık ve ilgili Kurumlarla görüşmeler yapılması, dilekçe ve faks eylemleri ile yöre milletvekilleri, bakanlıklara yönelik baskı oluşturulması, işyerlerine dönük TİS sürecini de besleyen eylem ve etkinlikler MYK’ca programlanmalıdır.
Tüzük ve Yönetmelik eksiklikleri tespit edilmiştir. Bu nedenle önümüzdeki GTK toplantısında görüşülerek Genel Kurulda karara bağlanacak Tüzük değişikliği önerilerinin hazırlanması ve gelecek GTK’da görüşülüp karara bağlanması için; Disiplin, Denetleme, Personel, Mali vb gibi Yönetmeliklerin hazırlanmasına karar verilmiştir.
Örgütlenmenin yetki dönemlerinden çıkarılarak sağlıklı yürütülebilmesi için çalışanların profillerinin çıkarılması gerekmektedir. Bunun için çalışanları kurum kurum, işyeri işyeri, il il, ilçe ilçe, isim listeleri ile hangi sendikaya üye olduğuna dair bilgilerin toplanması ve ilgili Şube ve Temsilciliklere bildirilmelidir.
İşkolumuzda taşeronlaştırma ve özelleştirme uygulamaları devam etmektedir. Bu durum hem çalışan sayılarını azaltmakta, hem çalışma hayatını esnekleştirip güvensizleştirmektedir. Kimi işyerlerinde güvenceli çalışanların azaldığı kimi yerlerde hiç kalmadığı ve birçok yerde işçilerle birlikte faaliyet yürütüldüğü bir gerçektir. Sendikamızın Şube yapıları oldukça değişmiştir. Üye sayıları, bağlı iller, organların sürekliliğinin olmaması (özelleştirmelerden gidenler, emekli olanlar, işkolu değiştirenler), il ve ilçe temsilciliğinin faaliyetleri, organ toplantılarına katılımları, GTK’nın oluşumu, karar alma biçimi, Disiplin, Denetleme Kurullarının oluşumları görev ve sorumlulukları, bizimle aynı sorunları yaşayan diğer sendikaların durumu, olanakların mekanlardan başlayarak ortaklaşması vb gibi konularda bir tartışma metni hazırlanarak Şubelere gönderilmesi ve gelecek GTK’nun “ÖRGÜTSEL YAPIMIZIN TARTIŞILDIĞI” tek gündemle yaparak yaklaşan Genel Kurulu daha sağlıklı yürütmeliyiz.
İşkolumuzdaki özelleştirmelere karşı oluşturduğumuz “Özelleştirme Karşıtı Platformu” ile verdiğimiz mücadelede başarılı olamadık. Önümüzdeki süreçte Elektrik Üretim-Dağıtım, Şeker, Termik Santraller ile kömür ocaklarının olduğu yerlerde özelleştirilmelere devam edilecektir. Bu yerellerde Platformu oluşturan yapılar ile yerel örgütlülüklerle ilişkiler kurularak en geniş muhalefet cephesi oluşturulmalıdır. Bu konuda sendikamızın yerel yapıları ve üyeleri aktif görev üstlenmeli, yakalanan mücadele trendi MYK üzerinden tüm örgütle ortaklaştırılmalıdır.
12 Eylül ile hesaplaşma adına Anayasanın geçici 15. maddesi başat gerekçe yapılarak hazırlanan anayasa biz emekçiler açısından; örgütlenmenin önünü açmadığı, grev hakkı içermediği gibi yalnızca toplu sözleşme yapar ifadesi ile nihai kararı “Uzlaştırma Kuruluna” bıraktığından kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle kamu emekçileri olarak bu anayasa oylamasında HAYIR demelidir. Konfederasyon ve sendikalarımız bu konuda açıktan tutum almalı ve faaliyet yürütmelidir. Eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik Anayasa talebimiz de ısrara devam etmeliyiz.
GTK’muz son günlerde ülkemizde tırmanan çatışmalı ortamın son bulmasını ve Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi talebini ve bu konudaki duyarlılığını sürdürmektedir. Bu konuda Rize Belediye Başkanı Halil BAKIRCI’nın ayrımcı, gerici ve aşağılayıcı beyanatını tüm kadınlara karşı yapıldığını algılıyor ve kınıyoruz, Ayrıca şovenizmi ve milliyetçiliği, ayrımcılığı körükleyen, birarada yaşama zarar veren cevap türü açıklamaları da doğru bulmuyoruz.