BASINA VE KAMUOYUNA
4C‘li ÇALIŞANLAR VE TAŞERON İŞÇİLER ÜVEY EVLAT MI?
KAMUDA ÇALIŞAN 100 BİN SÖZLEŞMELİYE KADRO VERİLİRKEN, KAMUDA 4C’li VE TAŞERON İŞÇİ OLARAK ÇALIŞANLARA NİYE KADRO VERİLMEDİ?
Hükümet meclisten geçirdiği torba kanunla kamuda 4B’li pozisyonda sözleşmeli olarak çalışan 100 bin kişiye kadro vermiştir.
Hükümet bu kadro verme işleminde dahi çalışanlar arasında ayrımcılık yapmış, 4B’li pozisyonda sözleşmeli olarak çalışan 100 bin kişiye kadro imkanı verirken; tam anlamıyla çağdaş köle düzeni içerisinde çalışan 23 bin 4C’li ve 585 bin taşeron işçiye ise bu konuda resmen üvey evlat muamelesi yapmıştır.
Kamuda sözleşmeli statüde çalışmanın sorunlarını ortadan kaldırmak üzere; kendi iktidarları döneminde 4B’li olarak işe aldıkları sözleşmeli personeli kadroya geçirirken, 4C‘li ve taşeron işçilere neden hala bu köle düzeni reva görülmektedir ?
4C‘li ÇALIŞANLAR VE TAŞERON İŞÇİLER İÇİN KÖLE DÜZENİ DEVAM EDİYOR!
Kamuda 4C’li ve taşeron işçisi olarak çalışanlar; açlık sınırının altındaki ücretlerle, her türlü sosyal haktan ve iş güvencesinden yoksun olarak, kıdem hakları ve izin hakları gasp edilerek tam bir sömürü düzeni içerisinde çalışmaya devam ediyorlar.
Devlet 4C’li ve taşeron işçi pozisyonunda bu insanları çalıştırırken aslında bir nevi köle ticareti yapmaktadır.
Bu insanların haklarının gasp edilerek çağdaş köle düzeni içerisinde çalıştırılması devletin ayıbıdır. Devlet bu ayıptan kurtulmak zorundadır.
Çağdaş ve demokratik devletlerde, çalışanların haklarının gasp edildiği, insanların açlık sınırının altındaki ücretlerle çalıştırıldığı bir köle düzeni olamaz.
Bu nedenle; hükümet 4B’li pozisyonunda çalışan 100 bin sözleşmeliye verdiği kadroyu, kamuda çalışan 4C’li çalışanlar ve taşeron işçilere de vermelidir. Çünkü devlet vatandaşları arasında ayrım yapamaz.
4C’li çalışanlar ve taşeron işçiler, kamuda diğer kadrolu çalışanlarla aynı işi yapmaktadırlar. Bir işyerinde aynı işi yapan kişiler arasında farklı ücret ve sosyal hakların olması, o iş yerindeki çalışma barışını bozar.
Çalışma barışının korunması, çalışanlar arasındaki uyum ve dayanışmanın sağlanması ve her şeyden önemlisi çalışanların huzuru açısından bu ayrım mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.
Çalışanların insanca yaşayabileceği ücretlerle çalıştığı, sosyal haklarının çiğnenmediği, güvenceli ve sendikalı bir çalışma hayatını egemen kılmak çağdaş ve demokratik devlet olmanın gereğidir. 09 Temmuz 2013
Müşfik Veysel ERDOĞAN
KESK Samsun Şubeler Platformu
Dönem Sözcüsü