BASIN AÇIKLAMALARIHABERLERŞUBE HABERLERİ

8 MART Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü

ETKİNLİK PROGRAMI
Açılış
Sinevizyon Gösterimi
Söyleşi (Söz Emekçi Kadınların)
Serbest Kürsü
Müzik Dinletisi

Tarih :06.03.2009 Cuma
Saat :10.30
Yer :MTA Genel Müdürlüğü İhsan Ruhi Berent Salonu
program için tıklayınız

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kutlanmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler’in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır.

Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
8 Mart Türkiye’de ilk kez 1921’de, Türkiye Komünist Partisi tarafından Ankara’da bir bağ evinde düzenlenen toplantıda Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova tarafından yapılan konuşmalarla kutlandı.

Ancak 8 Mart’ın tekrar kutlanabilmesi için 54 yıl daha geçmesi gerekti. 1975’de Ankara ve İstanbul’da daha çok ilerici Kadınlar Derneği’nin girişimiyle ve ilk kez kamuya açık olarak 400-500 kadının katılımıyla 8 Mart kutlandı.

“Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya başlandı.

12 Eylülün hiçbir toplumsal hareketliliğe izin vermediği ikliminde, 1985’te “Kadın Çevresi” kuruldu.

  • 1987’de dayağa karşı kampanya başlatıldı.
  • 1988’de Ankara’da büyük bir 8 Mart kutlaması yapıldı.
  • 1989’da İHD ile birlikte ilk Kadın Kurultayı yapıldı.
  • 1991’de “438. maddenin iptali” ve “Cinsel Tacize Hayır” kampanyaları başladı ve ilk Mor Çatı ortaya çıktı.

Sol partilerde, sendikalarda ve değişik demokratik kitle örgütlerinde tüm eleştiri ve “küçümseme”lere rağmen kadın çalışmaları başlatıldı, kadın komisyonları kuruldu…

  • Kadına Karşı Şiddet ve 2007 İtibariyle Dünyadan Veriler

    Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur.

  • Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak “kayıp” (yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.
  • Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolardır.
  • Küresel olarak, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır.
  • En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.
  • Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir (kadın sünneti). Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğudur.
  • Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda soykırımı (1994) esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.
  • Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV virüsü arasında yükselen bağlantıyı göstermekte ve HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir