
Su Halkındır, Kapitalizmin Ticari “Mal”ı Değildir
İnsan hayatı için bu kadar önemli olan suyu, paralı hale getirmek akla mantığa sığar mı? İnsanı bir bardak suya muhtaç bırakmak hak mıdır, reva mıdır?
Doğaya ve insana ait ne varsa talan eden, önüne gelen her şeyi pazarda satılacak bir mal olarak gören tekeller, şimdi de tüm canlıların en temel ihtiyacı olan suya el atmıştır.
Bugün dünya üzerindeki temiz içme sularının üçte ikisini şirketler kullanıyor. Tamamıyla kar amaçlı yaptıkları üretimleriyle, insanların en doğal hakkı olan; yeterli miktarda, temiz ve kullanılabilir su hakkını da böylece gasp etmiş oluyorlar. Çünkü gün geçtikçe azalan temiz yeraltı su kaynakları, nehirler ve göller onların elinde kirleniyor, doğanın dengesi bozuluyor, bitki ve hayvan türleri birer birer yok oluyor.
Bu aç gözlü, insana ve doğaya saygısız, sömürücü anlayışın sahipleri ve onların ülkemizdeki işbirlikçileri 16-22 Mart 2009 tarihleri arasında 5. Dünya Su Forumu için İstanbul’dalar. Peki, nedir bu Dünya Su Forumu (WWF) ve neyi amaçlar?
Dünya Su Forumu demek; enerji, tohum, inşaat, finans ve su tekelleri demek-tir, aynı zamanda bu tekellerle işbirliği halinde olan hükümetler, yerli sermaye grupları demektir. Yani Dünya Su Forumu, hayatımıza, geleceğimize göz dikmiş olan bu “dev” şirketlerin ve onların işbirlikçilerinin uluslararası yağma kuruluşu-dur. Amacı ise, tek cümleyle; Sularımızı Özelleştirmek, Ticari Mal Haline Getirmektir!
ONLAR,
– bizleri temiz içme ve kullanma suyundan mahrum bırakmak için,
– yeraltı ve yerüstü temiz sularımızı gasp etmek için,
– küçük çiftçiliği ortadan kaldırıp tarımı şirketleştirmek için,
– kirli işlerinde kullanacakları enerjiyi arttırmak için,
– yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz en temel madde olan suyu daha da pahalılaştırarak
– zenginliklerini daha da büyütmek için İSTANBUL’A GELDİLER!
Bizleri nelerin beklediğinin farkında mıyız?
1. Üretim maliyetlerini karşılayamayan küçük çiftçiler, ellerindeki toprakları büyük şirketlere satmak zorunda kalacaklar.
2. Yaşamak için kentlere göç edecekler. Kentlerde işsizlik arttıkça, yoksullaşma daha da artacak. Yoksullaşma yayıldıkça halkın suya erişimi azalacak. Suya erişim azaldıkça başta bebekler ve çocuklar olmak üzere yoksul halk arasında hastalık ve ölümler artacak.
3. Tarımda kullanılan su fiyatları arttıkça, gıda fiyatları da pahalılaşacak. Bu da ülkemizdeki açlığı daha da katlayacak.
Tüm Bunlara İzin Verecek miyiz?
Suyumuzu, belki de yaşamımızı yok edecek olan özelleştirmelere karşı çıkmak daha hayati bir önem taşıyor artık. Eğer sessiz kalırsak, her şeyi özelleştirdikleri gibi, en yaşamsal ihtiyacımız olan suyu da özelleştirecekler, evlerimize kontörlü sayaçlar takarak bize “Paran kadar su içeceksin! Paran yoksa öleceksin!” kuralını dayatacaklar.
Hayır! Buna izin vermeyelim! İşyerlerimizde, okullarımızda, mahallelerimizde, sokaklarımızda, meydanlarımızda; suyumuzu özelleştiremeyeceklerini, suyumuzu-hayatımızı satamayacaklarını haykıralım! Bir olursak, inanırsak, gücümüze güvenirsek bu alçakça planı boşa çıkarırız. Su bizimdir. Su halkındır, satılamaz!
ÇATIDAN AKAN YAĞMUR SUYUNU TOPLAMAK BİLE YASAKLANACAK. BİRGÜN HER ŞEY SUDAN UCUZ OLACAK.
İşte çok uluslu tekellerin bu oyununu bozmak için 15 Mart 2009 tarihinde İstanbul Kadıköy Meydanı’nda gerçekleştirilen mitinge, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, dernekler, odalarla birlikte sendikamız ESM de geniş bir kitle ile katılmıştır. Yaklaşık 4 bin yurttaşın katıldığı “Suyun Ticarileştirilmesi ve Özelleştirilmesine Hayır” mitingi için öğleden sonra saat 15:30’da Kadıköy minibüs duraklarında toplanan yurttaşlar İskele Meydanı’na kadar slogan atarak yürüdü. Meydanda toplanan binlerce protestocu “Su Haktır Satılamaz” sloganını haykırıp, liberal politikalarla insanların yaşamsal gereksinimini karşılayan suyun bir hak olduğu ve insanlara para ile satılmasının doğru olmadığı ifade edildi.