Dünya Altın Konseyi ve Altın Madencileri Derneği, 16 Mayıs Perşembe günü Ankara’da Shareton Oteli’nde yerel ve uluslararası altın madeni şirketlerini “Sorumlu Altın Madenciliği Konferansı”nda bir araya getiriyor. Bu bir günlük programda altın piyasasının geleceğini, altın madenciliğinin sürdürülebilirliğini, biyoçeşitlilik uygulamalarını, iklim değişikliğini, su yönetimini vs. konuşup masaya yatıracaklar.
Altın madeni işleten şirketlerin ve onların sözcülüğünü üstlenen kuruluşların, altın madenciliğinin bu ülkenin emekçilerine getirdiği ölümü, topraklarında, doğasında, derelerinde, ormanlarında yarattığı tahribatı konuşmalarını beklemiyoruz elbette.
Daha 3 ay önce Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan Çöpler Altın Madeninde 9 maden işçisi hatalı bir şekilde planlanan yığın liçinin çökmesi sonucu milyonlarca tonluk göçüğün altında kaldı. 4 işçinin cenazesine ulaşılırken, 5 işçi halen toprak altında!
2019 yılında Alamos Gold firmasının Kaz Dağları’nda başlattığı altın madeni projesinin bölge ekosisteminde nasıl bir yıkım yarattığının hepimiz tanığıyız. Dahası halen buna benzer birçok proje, Anadolu’nun dört bir yanında emekçileri öldürmeye ve bütün ekolojiyi yıkıma uğratmaya devam etmekte.
Konferansın katılımcıları arasında maden projeleri aracılığıyla yaratılan yıkımın sorumluları dikkat çekmektedir. Örneğin, geçtiğimiz Kasım ayında Afyon’un Emirdağ ilçesinde 364 hektarlık ruhsatı iptal edilen Kanadalı Eldorado şirketinin Türkiye’deki temsilcisi TÜPRAG firması, mahkemedeki savunmasında iklim değişikliği ve küresel ısınma için “soyut iddialar” diyebilmiştir. Fakat ironi o ki aynı şirket 16 Mayıs’taki Konferansta çevreye duyarlılık ve sürdürülebilirlik açısından altın madenciliğinin nasıl yapıldığını tartışacaktır! Ayrıca, kısa bir araştırmayla bu şirketin Türkiye’de başka nerelerde çevre cinayetleri işlediği anlaşılacaktır. Uzatmamak adına tek bir örnek verelim: Şirketin 2006 yılından bu yana işletmekte olduğu Kışladağ Altın Madeni Uşak’ın dörtte biri büyüklüğündeki alanı tahrip ederken, yeraltı su kaynaklarının kurumasına neden olmuştur. İşin trajik yanı iktidar geçtiğimiz yıl Mayıs ayında bu şirkete Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı aracılığı ile İzmir’de işlettiği ve bölgenin su kaynaklarını talan eden Efemçukuru Maden Ocağı’nın modernizasyonu için 1.637.614.424 TL teşvik uygulamıştır.
TÜPRAG firması bu konferansta ayrıca İliç’te 9 işçinin ölümüne ve etkisi onyılları bulacak bir çevresel felakete yol açan yığın liçi meselesini tartışacaktır. Ancak hiç şüphe yok ki şirketin 2000’li yıllarda yığın liçi yöntemiyle işlediği çevresel yıkım esgeçilecektir. https://www.metalurji.org.tr/dergi/dergi143/d143_1617.pdf adresinde bulunan Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası’nın bu konuyla ilgili açıklamasına bakmak yeterlidir.
Konferansın bir diğer katılımcısı Nurol Holding’e bağlı TÜMAD Madenciliğin Çanakkale Lapseki’de altın madeni aracılığıyla içme suyu kaynağı olan Bayramdere ve Umurbey Barajı’nı nasıl tehlikeye attığını, Madra Dağı’nda nasıl siyanürlü altın arama faaliyeti gerçekleştirdiğini ve iktidar tarafından nasıl korunup kollandığını dileyenler araştırabilir.
Son olarak konferansın katılımcılarından biri olan Kanadalı Centerra Gold firmasına ait Öksüt Madenciliği de unutmayalım. Şirketin Kayseri Develi’de bulunan altın madeninde çalışan 71 işçi Şubat 2022’de civa zehirlenmesine maruz kalmıştı. Konuyla ilgili bilirkişi raporunda, 8 güvenlikçinin kanında yüksek miktarda civa olduğu tespit edilmesine rağmen bu kişilerin bile bile çalıştırıldığı ortaya çıkarılmıştı. Fakat bırakın cezalandırmayı, şirketin bir sonraki yıl talep ettiği kapasite artırımına Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onay verildi!
Göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus da Konferansa ev sahipliği yapan oteller zinciri! Sheraton Ankara Hotel ve Kongre Merkezi, Marriott International’a bağlı bir marka. Marriott International, 2023 Çevresel, Sosyal ve Yönetişimsel İlerleme Raporunda “sürdürülebilirlik stratejileri kapsamında otellerinin gezegenin iklim sorununa ne kadar duyarlı olduğundan, kısa ve uzun dönemli karbon azaltım hedeflerinden, yenilenebilir enerji ve etkin su kullanımı alanında gerçekleştirdikleri ve gerçekleştirmeyi planladıkları hedeflerden, çevre ve yerel halka destek projeleri ile ağaçlandırma girişimlerinden” uzun uzun bahsediyor.
Fakat emekçilerin ve doğanın katledilmesinde öncü rol oynayan altın şirketlerine ev sahipliği yapmanın bahsedilen çevreci hedeflerle bağdaşıp bağdaşmadığının değerlendirmesini sizlere bırakıyoruz! Çevreye duyarlılık konusundaki samimiyet, bu konferansa kapıları kapatmayı gerektirir!
Her şeyin farkındayız!
Siyasi iktidar, kısa vadeli çıkarlar uğruna yerli ve uluslararası maden şirketlerinin bu toprakların zenginliklerini yağmalayarak semirmesine ve yaşam alanlarımızın yok edilmesine; altıncı şirketlerin sürdürülebilirlik, çevreye ve insana hassasiyet kavramlarını kullanarak “yeşil aklama” yapmasına ve İliç gibi felaketlerdeki sorumluluklarının üstünü örtme çabasına göz yummaktadır! Ülkenin doğal zenginliklerini yerli ve yabancı şirketlerin talanına açarken; doğal kaynakların kamu eliyle, insan ve çevre yararını gözetecek şekilde işlenmesini bir kez bile gündemine almamaktadır.
Bu konuda asıl konuşması gerekenler bu topraklarda yaratılan yıkımın mağdurları; yaşamları, ormanları, dereleri, yaşam alanları bu şirketlerin dizginsiz kar hırsı uğruna gasp edilen bu toprakların halklarıdır!
Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası olarak bu suçları işleyen şirketlerden de bu suçların işlenmesine göz yuman kamu görevlilerinden de hesap sorulması için mücadelemizi sürdüreceğiz.