
Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamı; Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen Soma/Eynez yeraltı kömür ocağında, bundan tam 11 yıl önce gerçekleşti ve 13 Mayıs 2014`te meydana gelen faciada aralarında 5 maden mühendisinin de bulunduğu 301 maden emekçisi hayatını kaybetmiştir. Dönemin Bakanı tarafından en güvenilir denilen madende yaşanan facianın 11. yılında acımız soğumamıştır ve halen devam etmektedir. Soma maden katliamında hayatını kaybedenleri saygıyla anıyoruz. Anıları mücadelemizde yaşayacak.
“Unutmayacağız, Unutturmayacağız” dedik.
Biliyoruz ki; Soma’yı unutursak, unutturursak İliç’ler, Amasra’lar, Ermenek’ler, Siirt’ler, Elbistan’lar, Kozlu’lar, Karadonlar ve sayamadığımız nice facialar ve ölümler yaşanmaya devam edecek.
Soma’da yaşanan bir kaza değildi. Yıllar boyunca iktidarın, maden patronlarının ve sarı sendikaların beraber kurdukları bir çalışma düzeninin sonucuydu. Madencileri özelleştirme politikalarıyla birlikte inşa edilen işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadan, fazla mesailerle, üç kuruşa çalıştırmanın, dayı başılığı denen sömürünün bedeliydi bu. Ama bu bedeli, bu düzeni kuranlar değil madenciler ödedi.
Bundan 11 yıl önce, Somalı madencileri daha acıları tazeyken tekmelediler. Atılan o ilk tekmeyi asla unutmuyoruz. Ama bu 11 yıl içinde de madenciye başka tekmeler de atıldı. Soma Katliamı Davası’nda patronlara ödül gibi cezalar verildi. Patronlar, ölen her bir madenci için sadece 8 gün hapisle cezalandırıldı. Üretim zorlamasıyla, kar hırsıyla küfürle, hakaretle, baskıyla yıllarca köle gibi çalıştırdıkları 301 madencinin ölümü ve 162 madencinin yaralanmasına karşılık hiçbir ceza almadılar.
Şimdi aynı mahkemeler, katliamdan sadece 47 gün önce madeni denetlemeye gelip “Hiçbir eksik yoktur.” raporu vermiş kamu görevlilerini yargılıyor ve 28 kamu görevlisinin yargılandığı davada 16 kişiye 5’er ay, 2 kişiye 6 ay yedi gün hapis cezası verildi. 10 kişi hakkında ise beraat kararı verildi.
Facianın gerçek sorumluları; özelleştirme, taşeronlaşma, denetimsizleştirme, sendikasızlaştırma, köleci çalışma sistemi, kamu madenciliğinin yok edilmesi ve kamu kurumlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi birikimini ve deneyimini yok edenlerdir.
Ülkemizin enerji ve madencilik politikaları neoliberalizmin kıskacı altındadır. Kamucu politikaların olmaması, akılcı planlamalara dayanmayan günübirlik uygulamalar, kaynakların yandaş firmalara peşkeş çekme politikaları sorunları derinleştirmektedir.
Facianın gerçek sorumlusu ülkemizi 18. yüzyıl madenciliğine mahkûm edenlerdir. Çok açıktır ki, hükümet iradesi, iş yaşamında sermaye sahiplerinin talepleri yerine can kayıplarını önlemeyi ön plana almadığı, madencilik bilim ve tekniğini ocaklara sokmayarak ülkemiz madenciliğini 18. yüzyıl madenciliğine mahkûm ettiği sürece bu konuda ilerleme sağlanması mümkün olmayacaktır.
Facianın gerçek sorumlusu kader ve fıtrat diyenlerdir. Çalışırken ölmek neden sadece işçilerin kaderinde var? Biz bunu kabul etmiyoruz. Faciadan sonra yapılan yasal düzenlemeler siyasi iktidarın bu işin gerçek sorumlusu olduğunun itirafıdır. Ölümlerin yaşandığı işyerlerinin patronları işlerini sürdürmeye devam etmektedir. Patronların saadeti için işçiler ölmekte, mühendisler hapishanelerde yatmakta, eşler dul, çocuklar yetim kalmaktadır.
Adalet isteyen, atılan tekmeyi unutmayan, çalışırken zulüm, emekli olunca ölüm koşullarına karşı duran, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkan, deprem olunca en ön sırada koşan, haklı olanın arkasında dimdik duran madenciler var. Madencileri ölüme mahkûm eden bu karanlığı hep beraber dağıtalım. Güneşli, güzel günlerde hep beraber buluşalım.
Bu ülkede barış içinde özgür ve mutlu birer yurttaş olarak yaşamak istiyoruz.
Soma Faciasını unutmayacağız, unutturmayacağız.
Soma için adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz.
13 Mayıs 2014 tarihinden gerekli dersler çıkarılamamış olsa da 11 yılın ardından yetkilileri madenlerde iş kazaları ve faciaları önlemek için gerekli adımları atmaya çağırıyor, iş cinayetlerinde hayatını kaybeden maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyoruz.