BASIN AÇIKLAMALARIŞUBE AÇIKLAMALARI

AKDENİZ EDAŞ’IN ÖZELLEŞTİRİLMESİNE HAYIR!

1 milyon 670 bin aboneyle, Antalya, Burdur ve Isparta illerine hizmet veren Akdeniz EDAŞ’a ilişkin ilk ihale süreci 07.12.2010 tarihinde yapılmış ve ihaleyi 1.165 bin dolar bedel ile Park Holding kazanmıştı. Ancak bu firma ve takip eden diğer iki firmanın da ihale yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle söz konusu ihale iptal edilmişti.

Siyasal tercihlerini hayatın tüm alanlarını katı bir özelleştirme politikası üzerinden kurgulayan AKP Hükümeti, EMEK Örgütlerinin tüm itirazlarına rağmen; sözkonusu özelleştirme yeniden başlamış ve Akdeniz EDAŞ’ı 12.11.2012 tarihinde yapılan ihale ile 546 milyon dolar bedelle Cengiz Kolin-Limak Ortak Girişim Grubu kazanmıştır.

Siyasal iktidarın sözcüleri tarafından yapılan açıklamalarda; ilk ihalenin yaklaşık % 40’ına tekabül eden bu rakam olumlu bulunarak Akdeniz EDAŞ ihalesinin onaylanacağı izlenimi verilmiştir. Hükümeti ve kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Yeni dağıtım ihalelerinde oluşan rakamın 2 yıl öncekilerin yarısına kadar ulaşmaması bir yana, bu ihale için en yüksek rakamı veren şirketlerin elektrik dağıtım ihalelerinin gediklisi konumuna getirilmeleri dikkat çekicidir. Aynı grup daha önceki ihalelerde Uludağ ve Çamlıbel elektrik dağıtım bölgelerini de devralmıştır. Cengiz-Kolin-Limak Ortak Girişim Grubu, İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım Bölgesi’nin devri için halen yükümlülüklerini yerine getirememiştir. Yine aynı ortak girişim grubu, ilk ihaleler döneminde, Toroslar EDAŞ için verdikleri teklife ilişkin ödemelerini yapamadıkları için teminatlarını yakarak, ihale dışı kalmışlardır. Yeterli finansman bulamadığı için yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanan bu gruba yeni bir dağıtım bölgesinin verilmeye çalışılması manidardır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın bu gruba yeni bir ihale için yeterlilik vermeden önce; en azından İstanbul Anadolu Yakası için belirsiz bırakılan ihale sürecinin tamamlaması beklenmeliydi.

 

Yaklaşık 2 yıl sonra aynı dağıtım bölgesi için en yüksek teklif 546 milyon dolar seviyesine kadar düşmüştür. Yani İlk ihaledeki en düşük teklifin yarısına bile ulaşılamamıştır. Son ihale öncesinde E.P.D.K perakende satış lisansı sahibi tüzel kişiler için, 2013-2015 yıllarında geçerli olacak brüt kar marjı tavanını % 2,33’den % 3,49 çıkarılarak ortalama % 50 oranında bir artış sağlanmıştır. Bu durum, kar garantisi ile devredilen şirketlerin elde edeceği karın da % 50 oranında artması demektir. İki ihale arasında bu denli büyük bir fark olması hiç bir ekonomik parametre ile açıklanamaz. Özelleştirme İdaresi ve Hükümet, bu ihale ile çöken özelleştirme programına suni teneffüs yaptırmak için “damping ihaleleri” düzenlemesi ile tarihe geçmiştir.

Değerli Kamu Emekçileri; Siyasal İktidarlar, bizlere özelleştirmenin verimlilik için bir gereklilik olduğunu söylüyor. Ellerindeki tüm iktidar olanaklarını görsel ve yazılı basını kullanarak, bu düşünceyi zihnimize kazıyorlar. Bu tam bir yalan, çarpıtma ve demagojidir. Kamu işletmelerinin yönetiminde görülen zafiyet ve olumsuzluklar tamamen siyasal iktidarların, bu alanları arka bahçeleri olarak görmeleri, buradaki en alt kademedeki yapıyı bile kendi politik aidiyetlerine göre belirlemelerinden kaynaklanmaktadır. Kurumlarda Kamu çalışanlarının hiçbir Söz ve Karar hakkı yoktur. Ama her ne hikmetse yaşanan olumsuzlukların sebebi olarak her zaman kamu çalışanları gösterilmiştir.

Değerli basın emekçileri, Özelleştirmeler ile yalnız kamu hizmetleri ticarileştirilmemekte; aynı zamanda çalışanların kazanılmış hakları da yok sayılmaktadır.

Kamu çalışanları, bugüne kadar edindiği kariyer ve mesleki bilgileri hiç dikkate alınmadan diğer kamu kurumlarına rastgele atanmaktadırlar.

İşçi statüsünde çalışan kamu emekçileri ise, emekliliği gelenleri zorunlu emekli edilmekte. Emekliliğe hak kazanmayanlara ise; anayasa ve yasalara aykırı bir şekilde 4C statüsünde güvencesiz ve örgütsüz, çalışma koşulları dayatılmaktadır.

Bu kurumlarda kapsam dışı personel statüsünde çalışan kamu emekçilerinin durumu tam bir belirsizlik içinde bırakılmıştır. Bu statüdeki kamu emekçileri meşru haklarını ancak mahkeme yoluyla kazanabilmektedirler.

Akdeniz EDAŞ bünyesinde, iş kanunlarına aykırı olarak, kurumun asli görevlerini yerine getiren yaklaşık 1500 civarındaki Taşeron firma personelinin, zaten çok kısıtlı olan iş güvenceleri bu ihalenin sonucunda tam bir belirsizlik içerisinde bırakılmış ve ihaleyi alan firmanın insafına terk edilmiştir.

Değerli Kamu emekçileri; Hükümet, özelleştirme sürecini her türlü ekonomik parametreden bağımsız olarak sürdürmek istemektedir. Özelleştirilmek istenen dağıtım bölgeleri için verilen ilk tekliflerde bu şirketlerin tekel konumları göz önüne alınırsa; verilen ihale bedellerinin bu işletmelerin gerçek ekonomik değerlerini yansıtmaktan uzak olduğu açıktır. Henüz iki yıl geçmeden ilk ihalede oluşan rakamların yarı yarıya düşmesi ise akıl almazdır. Bu ihale ile Kamu vicdanı bir kez daha yaralanmıştır. Bu şartlar altında ihale düzenlemek ve bu ihalede oluşan rakamlara göre elektrik dağıtım bölgelerini devretmek, açıkça kamu zararı doğuracaktır. Biz, EMO ve KESK – ESM olarak yıllardır yaptığımız özelleştirme karşıtı mücadelemize rağmen; siyasal iktidarın ihaleleri bu kadar duyarsızca tamamlamaya çalışmasını kabul etmeyeceğimizi Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş’nin özelleştirilmesine ilişkin sürecin, durdurulması için fiili, meşru mücadelemizi diğer emek örgütleri ile bütünleştirerek sürdüreceğimizi ve söz konusu ihaleleri de yargıya taşıyacağımızı kamuoyuna duyururuz. 15.11.2012

EMO Antalya Şubesi

ESM Antalya Şubesi

Resimler için lütfen tıklayınız…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir