Biz kamu emekçilerinin ve toplumun geniş kesiminin iradesini ve taleplerini yok sayan bir iktidar ile karşı karşıyayız. İleri demokrasiden dem vurmayı gelenek haline getiren bu hükümet, talepleri için mücadele eden, bu taleplerini toplumla paylaşmak için alanlara çıkan muhalif ve demokratik çevrelerin taleplerine kulak vermek yerine şiddet kullanmayı tercih etmektedir.
Bilindiği gibi 12 Haziran seçimleri öncesinde tüm muhalif kesimlere yönelik şiddet ve baskı doruğa çıkmış, hükümet ve başbakandan cesaret ve övgü alan polis, en demokratik toplumsal eylemlere bile tahammül edemeyerek şiddet kullanmaktan geri durmamıştır.
Bu gün gelinen noktada en demokratik hakların kullanımı bile artık tutuklanma gerekçesi olabilmektedir. Nitekim, demokratik bir kitle örgütü olan; emek, demokrasi ve barış mücadelesi yürüten, 2 milyon emekçinin sesi olan KESK ve bağlı sendikalara çeşitli bahanelerle baskın yapılmış ve onlarca arkadaşımız tutuklanmıştır. Kamuoyunun da bildiği gibi, en son gözaltına alınan 14 kadın yönetici ve üyemizden 9’u, sendikal hak ve özgürlükler kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler gerekçe gösterilerek tutuklanmıştır.
AKP döneminde; hukuk tanımaz tutum nedeniyle kazanılmış haklarımızın gaspı sistematik hale getirilmiş, emek düşmanı politikalara hız verilmiş ve bazı sendikalar arka bahçe yapılarak emekçiler susturulmak istenmiştir. Demokrasinin vazgeçilmez kurumlarından olan başta KESK olmak üzere sendikalara yönelik müdahale ve baskılar artırılmıştır. KESK üyelerine baskı, soruşturma, sürgün ve hatta görevden almalara kadar uzanan uygulamalarla, mücadele kültürünü benimseyen KESK etkisizleştirilmek ve sindirilmek istenilmiştir.
Uygulanan şiddet ve baskı uygulamaları Bölgede ve özellikle ilimiz Diyarbakır’da daha fazla hissedilmiştir. Biz KESK yönetici ve üyelerine baskılar artmış, en ufak demokratik veya sendikal eylem ve etkinliğimiz polis engeline, adli ve idari soruşturmalara maruz kalmıştır. Böylece 12 Eylüle bile rahmet okutacak bir iklim oluşturulmuş, hukuk ayaklar altına alınmıştır.
Şuan bizlerinde aralarında olduğu, onlarca arkadaşımıza adli ve idari soruşturma açılarak sindirme ve baskı altına alma hedeflenmiştir. Diyarbakır Valiliği de emniyetin bu keyfi ve hukuksuz uygulamasına ortak olmuştur.
Açılan İdari soruşturmaların çoğu, kadrolaşma sonucu hükümet tarafından atanan kurum yetkililerince cezai işleme tabi tutularak bir çok arkadaşımıza disiplin cezası verilmiştir.
AKP iktidarını ve onun bölgedeki temsilcilerini demokrasiye, hukuka ve insan haklarına uymaya ve demokratik kitle örgütü olan biz sendikalara kurulan barikatları kaldırılmaya çağırıyoruz. Aksi halde bilinmelidir ki, KESK’in fiili meşru mücadele tarihinde yarattığı değerlere yakışır, kararlı bir duruş ve dirençle üyelerimize sahip çıkacak, bu baskı ve sindirme politikalarına karşı eylemlerimizi ve taleplerimizi yükselteceğiz.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz.
Yaşasın KESK.
DİYARBAKIR ESM, HABER SEN ve YAPI YOL SEN ŞUBELERİ