BASINA VE KAMUOYUNA
Yaşam alanlarımız, doğamız, sularımız ve topraklarımız acımasız bir yağmayla karşı karşıyadır.
Her geçen gün tüketimi körükleyerek, daha fazla üretim yapmak ve daha çok para kazanmak adına yaşam alanlarımız, tarihimiz, kültürümüz, geleceğimiz yok ediliyor.
Sözde enerji açığını kapatmak adına, her akarsuyun üzerine, onlarca HES inşaatı yaparak, bu ülkenin eşsiz güzelliklerinin, tarım alanlarının, turizm merkezlerinin ortalarına nükleer santraller, termik santraller inşa edilerek bu ülkenin doğası ve yaşam alanları katlediliyor.
Sorumsuzca ve kuralsızca yapılan madencilik faaliyetlerinde doğa ve çevre duyarlılığı hiçbir şekilde gözetilmiyor.
Tüm canlıların yaşam kaynağı olan “su” para kazanma aracı olarak görülüp ticarileştiriliyor.
Yapılan yasal düzenlemelerle bu doğa ve çevre katliamının önündeki tüm hukuki engeller kaldırılıyor.
Bu kirli yatırımların durdurulmasıyla ilgili yargı kararları ve halkın tepkisi hiçe sayılıyor.
Yaşam alanlarına, ormanlarına, toprağına, suyuna sahip çıkan halka karşı akıl almaz bir şiddet uygulanıyor. Bu insanların üzerine copla, biber gazıyla, tazyikli suyla saldırılıyor. Hatta bu insanlar acımasızca öldürülebiliyor.
Şimdi soruyoruz….
Bu ülkenin topraklarının, sularının, meralarının, havasının, ormanlarının, kısacası yaşam alanlarının arsızca, vahşice yağmalandığını bile bile hala “Çevre Günü” mü kutlayacaksınız?
Yaşam alanlarının acımasızca katledildiği, talan edildiği bir ülkede olsa olsa ancak “çevrenin yası” tutulabilir.
Bu ülkenin geleceğini sorumsuzca katledenlere sesleniyoruz.!
Bu topraklar, bu ormanlar, bu sular hepimize lazım. Bunlar, gelecek nesillere taşınmak üzere bizlere emanet edildiler.
Bunların yok edilmesine neden olmak ya da göz yummak; bu ülkenin geleceğine ihanettir.
Bu ülkede yaşayan herkezi toprağımıza, suyumuza, havamıza ve ormanlarımıza sahip çıkmak adına ellerimizi, yüreklerimizi ve seslerimizi birleştirmeye çağırıyoruz. 05/06/2014
Müşfik Veysel ERDOĞAN
Samsun Şube Başkanı