KESK AÇIKLAMALAR

EĞİTİM SEN’e Sahip Çıkıyoruz!

22 yılı aşkın bir süredir ülkeyi yönetenler iktidara gelirken hepimize “İleri demokrasi” vaat etmişlerdi.

Temel hak ve özgürlüklerimizin, sendikal hak ve özgürlüklerimizin önündeki engelleri kaldırması sözü vermişlerdi.

Ancak bugün geldiğimiz yer ortadadır.

Ne yazık ki sendikal haklarımızdan siyasal haklarımıza, seçme seçilme hakkımızdan toplantı ve gösteri hakkımıza, basın özgürlüğünden ekonomik haklarımıza kadar en temel haklarımızın ayaklar altına alındığı kapkaranlık bir tablo ile karşı karşıyayız.

Şiddeti gün geçtikçe artan saldırı dalgasının bugünkü hedefi kökleri 100 öncesine dayanan, Türkiye’nin aydınlık yüzü, konfederasyonumuz üyesi EĞİTİM SEN olmuştur.

Bugün sabah saatlerinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı,  Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu hakkında resen soruşturma başlatıldığını duyurmuştur.

Peki neden?

Çünkü EĞİTİM SEN Merkez Yürütme Kurulu üniversitelerdeki üyeleri olan öğretim elemanlarının iradesine ve çağrısına uyarak dün bir karar vermiştir.

EĞİTİM SEN Merkez Yürütme Kurulu tarafından dün alınan o kararda aynen şöyle denilmiştir.

 “İnsan, toplum, doğa yararına üniversite savunumuz çerçevesinde, öğrencilerin Anayasal, demokratik haklarını kullanma iradelerine saygı duyuyoruz, öğrencilerin güvenli bir kampüs ortamında eğitim öğretim haklarını kullanmalarını sağlanması amacıyla öğretim elemanı üyelerimiz açısından 25 Mart 2025 tarihinde hizmet üretmeme kararı vermiştir”

Bu karar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bağlamından, esastan tamamen koparılmış ve kamuoyuna “ülkemizde yaşanan toplumsal olayları kışkırtmaya yönelik kanuni grev şartları gerçekleşmeksizin çağrıda bulunulma”  denilerek servis edilmiştir.

 Tekrar altını çiziyoruz.

Bir:  EĞİTİM SEN Merkez Yürütme Kurulu bu kararı üniversitelerdeki üyeleri olan öğretim elemanlarının iradesine ve çağrısına uyarak almıştır.

İki: Bugün tüm toplumun gözleri önünde ülkedeki hukuku, adaleti, anayasal ve yasal hakları tamamen rafa kaldıran adımlar atılmaktadır. Bu adımlar toplumun ezici bir çoğunluğu tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Milyonlarca ülke olarak hepimizin geleceğini daha fazla karartan bu adımlara karşı tepki göstermektedir.

Ülkenin hızla sürüklendiği girdaba elbette ki, on yıllardır YÖK sultası ile yönetilen, kayyum rektör atamaları ile özerkliği, bilimsel özgürlüğü tamamen ortadan kaldırılan üniversiteler, üniversite öğrencileri de tepkisiz kalmamıştır.

Ancak barışçıl eylem ve protesto hakkını kullanmak isteyen on binlerce üniversite öğrencisi bugün kolluk güçlerinin her gün dozu aratan orantısız şiddeti ile karşılaşmaya devam etmektedir. Yüz binlerce öğrenci üniversitelerinin önüne kurulan TOMA barikatları ile kampüslerinin içine hapis edilmiştir.

Bu ağır şartlarda ülkenin pek çok üniversitesinde öğrenciler Anayasal, demokratik haklarını kullanarak “boykot kararı “ almıştır. Mevcut durumda ülkedeki pek çok üniversitede sınav yapma, akademik faaliyetlerin sağlıklı olarak sürdürülmesi şartları kalkmıştır.

Sendikamız EĞİTİM SEN işte bu olağanüstü şartları da gözeterek, öğrencilerin eğitim hakkını korumak ve olası mağduriyetlerin önüne geçmek için 1 günlük “hizmet üretmeme” kararı almıştır.

Kısacası sendikamız EĞİTİM SEN’in aldığı bu karar üniversitelerde yaşanan fiili gelişmelerle ve başta üyeleri olmak üzere akademik kamuoyunun talepleriyle uyumludur. Ve bu karar doğrudan eğitim hakkını korumaya yöneliktir.

Dolayısıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın hiçbir hukuki dayanağı yoktur.  

Öte yandan gerçekleri çarpıtarak hedef göstermeye,  sendikal faaliyetlerimizi engellemeye dönük bu türden girişimlerle ilk defa karşılaşmıyoruz.

KESK ve üye sendikaları emek ve demokrasi karşıtlarının her zaman hedefinde olmuştur.

Çünkü KESK ve bağlı sendikaları en başından beri sadece sendikal hakların değil, aynı zamanda emek, demokrasi ve barış mücadelesinin öznesi olmuştur.

Her türlü anti-demokratik uygulamanın, baskıların ve her türlü ayrımcılığın karşısında yer almış, toplumun özgür ve demokratik gelişimi önündeki engellerin ortadan kaldırılması için yürütülen her mücadelenin içinde yer almıştır.

EĞİTİM SEN ise sadece bir sendika değil, eğitim ve bilim emekçilerinin haksızlıklara karşı haykıran sesi, baskılara ve yasaklara karşı direnerek mücadele edenlerin birleşme adresidir.

  • Tüzüğünü Fakir Baykurt’un cezaevinde yazdığı,
  • 100 yıllık mücadele geleneğindeki fiili ve meşru mücadele çizgisini sürdüren,
  • Bütün darbelerin hedefinde olmuş Eğitim Sen hiçbir baskıya boyun eğmemiş,
  • AKP iktidarının gerici-ırkçı politikalarına, eğitimin ticarileşmesine, Vakıf, Tarikat, Cemaat kuşatmasına, gericileştirilmesine karşı, herkes için eşit, parasız, bilimsel, laik, demokratik ve anadilinde eğitim mücadelesini kararlılıkla sürdürmüştür.

Geçmişte mücadelemizi engellemeye çalışan, bizi kapı kulu olarak görenler tarihin çöplüğündeki yerini alalı çok oldu. KESK ve üye sendikaları ise önüne çıkarılan tüm engellemelerle, baskılarla yaratılan kuşatmaya inat dimdik ayakta.

Üzerimizde yarattıkları baskılarla, kuşatma operasyonlarıyla bizleri sindireceklerini sananlara buradan bir kez daha sesleniyoruz.

Sendikal haklar kapsamında yaptığımız faaliyetleri sorgulamakla asıl suçu siz işliyorsunuz.

Utanç verici soruşturmalarınızla asıl suçu siz işliyorsunuz.

Son olarak başta kamu emekçileri olmak üzere tüm kamuoyuna çağrıda bulunuyoruz.  

EĞİTİM SEN’e yönelik bu soruşturma hepimizin örgütlü iradesine, sendikal hak ve özgürlüklere yöneltilmiş bir tehdittir.

Hak ve özgürlüklerimize sahip çıkalım.

Ülkeyi zifiri bir karanlığa boğmak isteyenlere karşı Türkiye’nin aydınlık yüzü EĞİTİM SEN’ de birleşelim.

“Hak verilmez mücadeleyle alınır” diyenlerin örgütü,

Gerçek sendikacılığın açık adresi KESK’e bağlı sendikalarda birleşelim.

                                                                                                     KESK Yürütme Kurulu

İlgili Makaleler