MKE Kurumu Genel Müdürlüğü Ar-Ge ve Teknoloji Dairesi Başkanlığında 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin II sayılı cetveline tabi sözleşmeli mühendis olarak çalışan Özkan BOĞAN, üyesi olduğu Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri (ESM) Sendikasının Yönetim Kurulu kararları ile mevcut kılık kıyafet yönetmeliğinin özgürlükçü ve eşitlikçi bir bakış açısıyla aşılmasına yönelik olarak üyelerinin serbest kıyafetle ve Yönetmeliğin kısıtlayıcı hükümlerine uymadan işyerlerine gitmesi yönünde aldığı karara uyarak, sendikal eylem kapsamında saçlarını günlük hayatta kullandığı şekliyle işyerinde de kullanmıştır. Bu durum üzerine MKE Kurumu tarafından Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’in ilgili maddesi ile uyarma cezası verilmiştir ve sonrasında taltif edilmiştir.
ESM Sendikası üyesi Özkan BOĞAN’ın, sendika kararlarına uygun davrandığı, disiplin suçu işlemediği, kadın çalışanlara getirilen hakların ve tanınan özgürlüklerin erkek çalışanları da kapsaması gerektiği, kadın çalışanlar ile ilgili sınırlayıcı ve özgürlüğü kısıtlayıcı hükümlerin kaldırıldığı, erkek çalışanlar için ise bu yasakların devam ettiği, bu durumun Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı bir işlem yapıldığı yönünde savunmalar dikkate alınmamıştır.
Yönetmelik hükmünün Anayasa’ya, 87 sayılı İLO Sözleşmesine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğu ileri sürülerek, yazılı olarak ikaz edilmesine ilişkin bireysel işlem ile bu işlemin dayanağını oluşturan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’in 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan “Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir.” ibaresinin iptaline karşı ESM Sendikası avukatı Candan DUMRUL tarafından dava açılmıştır.
Danıştay 2. Dairesine açılan söz konusu dava ESM Sendikası ve üyemiz Özkan BOĞAN lehine sonuçlanmış olup emsal teşkil edecek kararın özeti aşağıdaki gibidir.
“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğüne sağladığı koruma yalnızca içerik açısından olmayıp, bilgi ve düşüncelerin dile getirildiği, iletildiği ve bunlara ulaşıldığı farklı biçim ve araçları da kapsamaktadır. Benzer hususlar Anayasa bakımından da geçerli olup, Anayasa Mahkemesinin de sıklıkla ifade ettiği gibi Anayasa’da sadece düşünce ve kanaatler değil, ifadenin tarzları, biçimleri ve araçları da güvence altına alınmıştır (Yüksek Mahkeme, bir kararında, cezaevinde yemek almamayı ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir). Somut olayda olduğu gibi, bireylerin kendilerini saçlarının veya favorilerinin uzun veya kısa olmasıyla ifade edebilecekleri de unutulmamalıdır.
Üst hukuk normlarında açık bir düzenlemeye yer verilmediği durumlarda bir hakkın kullanımının engellenmesi ya da kısıtlanması sonucunu doğuran bir başka düzenleme yapılması hukuken mümkün değildir. Anayasa ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin ancak bu maddelerde belirlenen sebeplerin varlığı halinde özlerine dokunulmaksızın ve bu sebeplere dayalı olarak Kanunla kısıtlanabilmesi mümkündür. Bu kısıtlamaların ise; Anayasa’nın özüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı yine Anayasa’da düzenlenmiştir. Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere; dava konusu edilen Yönetmelik maddesinde, dayanağı Kanun’da yer almayan bu ibarelere yer verilmek suretiyle Kanun’un amacını aşan nitelikte bir düzenleme yapıldığı ve böylece dava konusu kuralın, dayanağı Kanun’a aykırı bir niteliğe dönüştüğü görüldüğünden, dayanağı üst hukuk normunda herhangi bir kısıtlama ya da engelleme bulunmadığı halde söz konusu maddede yer alan bu belirlemenin, Anayasa ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesi sonucunu doğuracağı da açıktır.
Bu durumda, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’in 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde (erkek personel için) yer alan “Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, …” ibaresinin yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca üst hukuk normlarına uygun olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Dava konusu yazılı olarak ikaz edilmeye ilişkin bireysel işlem incelendiğinde; Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü Ar-Ge ve Teknoloji Dairesi Başkanlığında sözleşmeli mühendis olarak görev yapan davacının, defalarca uyarılmasına rağmen saçlarını kesmemesi eylemi nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (g) alt bendi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılması gerektiği, ancak davacının geçmiş yıllara ilişkin olumlu çalışmaları ve sicilleri sebebiyle ceza verilmemesine, kılık kıyafet ile ilgili mer’i mevzuatta düzenlenmiş olan kurallara uyması konusunda daha dikkatli davranması gerektiğinin yazılı olarak bildirilmesine ilişkin 27/11/2015 günlü, 3270 sayılı işlemin dayanağı olan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’in iptal edilen ibaresi nedeniyle artık davacının saçlarını günlük hayatta kullandığı şekliyle işyerinde de kullanmasının disiplin suçu olarak değerlendirilmesi hukuken olanaklı değildir. Bu durumda, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’in davacının yazılı olarak ikaz edilmesine ilişkin işleme esas alınan maddesinin hukuka aykırı bulunarak iptal edilmesi nedeniyle, hukuki dayanaktan yoksun kalan dava konusu işlemde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”