BASINA VE KAMUOYUNA
Emekçilerin birlik ve dayanışma günü olan 1 Mayıs Emekçilerin Bayramına günler kala Taksim Meydanı yasağını tartışıyoruz.
Uzun yıllar boyunca emekçilerin 1 Mayıs’larda iktidara ve kamuoyuna seslerini duyurdukları Taksim Meydanı, özellikle 1977 yılında 1 Mayıs’ı kutlamak için Taksim Meydanı’nda toplanan kitlenin üzerine ateş açılması sonucu 34 emekçinin hayatını kaybetmesi sonucunda, toplum hafızasında önemli bir yer edinmiş ve 1 Mayıs Emekçilerin Bayramı, Taksim Meydanı’yla özdeşleşmiştir.
Sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin hem emek mücadelesinde kaybettikleri 34 şehidini anmaları ve anılarını korumaları, hem de üyelerinin taleplerini doğrudan kamuoyuna ve iktidara duyurabilmeleri için Taksim Meydanı sembol olmuştur.
Bu nedenle emekçiler 1 Mayıs’ta Taksim Meydanında olmayı bir görev kabul ederken, bunun kararı iktidarda toplumsal muhalefeti bastırmak adına 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını engellemek adına her yıl daha da artan şiddet ve baskıyla meydanı emekçilere kapatmaya çalışmıştır.
Hükümetin 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını engellemesine karşın, DİSK ve KESK’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapmış olduğu başvuru sonucunda AİHM 22 Kasım 2012 tarihinde vermiş olduğu kararında
•Toplantı ve Gösteri Yapma Hakkının, gösterinin yapılacağı yeri belirlemeyi de kapsadığını,
•Sendikaların üyelerini anmak için Taksim Meydanı’nı kullanmak istemesinin hakkı ve üyelerine karşı görevi olduğunu,
•Bu gösterilerden günlük yaşam etkilense bile hükümetin, barışçıl hakkın gerçekleşmesi konusunda hoşgörülü olması gerektiğini,
•Hükümetin bu anlamdaki engellemeleri nedeniyle, sendikaların Toplantı ve Toplu İfade Özgürlüğü ile Örgütlenme Özgürlüğünün ihlal edildiğini tespit etmiştir.
Ayrıca, hepinizin bildiği gibi yıllar sonra 2010 yılında 1 Mayıs Taksim’de kutlanmış ve kutlamalar hiçbir olay çıkmadan bayram ve şenlik havasında gerçekleşmiştir. AKP iktidarı da bunu bir propagandaya dönüştürerek bunu kendi başarıları olarak afiş haline getirmiştir.
Şimdi bütün bunlar ortadayken hangi gerekçelerle 1 Mayıs kutlamaları için Taksim’i yasaklıyorsunuz?
BAŞBAKAN VE AKP MEYDANLARDAN KORKUYOR
Bütün otoriter ve baskıcı rejimlerin, diktatörlüklerin en büyük korkusu meydanlardır.
Çünkü meydanlar halkın taleplerini, itirazlarını toplu halde haykırdığı, otoriteye meydan okuduğu yerlerdir.
Emekten, barıştan, demokrasiden, hukuktan, insan haklarından yana olan iktidarlar meydanlardan korkmazlar.
Ama; baskıyla, zulümle, hukuksuzlukla ülkeyi yönetenler için meydanlar korku alanlarıdır.
12 Eylül faşizminin de, Başbakanında halkın meydanını halka kapatmasının nedeni budur.
Çünkü meydanların o diktatörlüğü yerle bir edeceğinden korkmaktadırlar.
Herkes bunu iyi bilsin!
Şehrin meydanları halkındır.
Hiçbir iktidarın gücü o meydanları halktan çekip almaya yetmez.
Hırsızların, rüşvetçilerin, meydanlarda at oynattığı bu ülkede, emekçilere bu meydanları kapatmaya kimsenin gücü yetmez.
Kurduğunu o barikatları devire devire o meydanlara gireceğiz.
Ferman padişahınsa, meydanlar bizimdir.
Hepimize kolay gelsin! 28/04/2014
Müşfik Veysel ERDOĞAN
Samsun Şube Başkanı