Kaz dağlarında, ormanlarına, su kaynaklarına, doğaya sahip çıkan, Çanakkale halkının, demokratik kitle örgütlerinin ve siyasi partilerin mücadele ve kararlılığı, Kirazlı’da yaşanan doğa katliamının, tüm Türkiye ve dünya tarafından görülmesine neden oldu. Örneklerine daha önceki yıllarda Artvin Cerattepe’de, Bergama Ovacık’ta gördüğümüz, Çanakkale’nin Lapseki, Bayramiç gibi ülkemizin böyle, daha birçok bölgesinde bulunan altın arama sahalarında izin verilen bu madencilik anlayışı, bir tür yağmacılık faaliyetidir.
Son günlerde, kamuoyunda, Alamos Gold madencilik tarafından gerçekleştirilen bu yağmacılık faaliyetlerinin durdurulduğundan bahsediliyor. Bazı kaynaklar ise, kamuoyundaki baskı nedeniyle ruhsatın yürürlükten kaldırıldığını iddia ediyor.
Doğu Biga Madencilik adına kayıtlı olan Çanakkale ili, Bayramiç ilçesi hudutlarındaki 3295732 erişim ve 82225 ruhsat numaralı işletme ruhsatı 13.10.2009 yılından geçerli olmak üzere, 10 yıl süreli olarak verilmişti. Bu süre ise 13.10.2019 tarihi itibariyle doldu.
3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında ruhsat süresi dolan ruhsatlarla ilgili olarak süre uzatımı (temdit) talebinde bulunulması mümkün. Zaten, Alamos Gold’un, Türkiyedeki şirketi olan Doğu Biga Madencilik tarafından da temdit talebinde bulunuldu. Haliyle bir önceki düzenlemede, temdit sürecinde ruhsat sahipleri temdit işlemleri sonuçlanana dek sahalarında madencilik faaliyetlerini gerçekleştirebilirken, Şubat 2019’da yapılan yasa değişikliği, (Maden Kanunu’nun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik) ile-önceki düzenlemeden aykırı olarak- temdit talebinin incelenmesi sürecinde, temdit talebinin neticelendirilmesine dek, madencilik faaliyeti yapılması yasak.
Temdit talepleri ise Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünde ortalama bir yılı aşkın sürede sonuçlanmaktadır. Doğu Biga Madencilik şirketi de prosedürün yavaş işlemesini, kendisini unutturmak adına kullanıyor. Böylelikle kamuoyunun tepkisi azalıyor. Bilerek, yapılan haberlerle, vatandaşların kamuoyu tepkisi kapsamında ruhsatın iptal edildiğini sanması ve gelişen süreci unutması hedefleniyor. İdari mevzuatın, ruhsat süresi uzatılması yönünde tamamlanması halinde, sahada bir 10 yıllık süreç daha başlayacaktır. Hatta İdare tarafından bahsi geçen ruhsatın süresinin uzatılmaması halinde bile, yargı yoluyla ruhsatın süre uzatımı ve faaliyetlerin tekrar başlaması mümkün olabilecektir.
Her şeyden önce bilinmelidir ki, ülke topraklarımızın parçası olan madenlerimiz üzerinde bu ülkede yaşayan herkesin hakkı bulunmaktadır. Dahası, üretildikleri anda tükendikleri ve yenilenemedikleri için, gelecek nesillerimizin de bu madenler üzerinde hakkı vardır. Oysa bugün ülkemizde yürütülmekte olan madencilik faaliyeti kelimenin gerçek anlamıyla “Sömürge Madenciliği”dir. Yeraltı zenginliğinin mümkün olan en kısa sürede ülke dışına çıkarıldığı, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş ve kirletilmiş bir toprağın bırakıldığı bu anlayış, sadece madenciliği değil, yaşamı da sürdürülemez hale getirmektedir. Bu madencilik anlayışı, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyetidir. Madenleri olduğu gibi, doğayı ve halkı da sömürmektedir. Ülkemizin en önemli madenleri, bugüne kadar, yabancı maden şirketleri ile yandaş inşaat şirketleri arasında pay edilmektedir.
Yıllardan bu yana ülkemizdeki tüm madenlerimizin, kamu eliyle işletilmesini ve maden işletmelerinde kamu denetiminin sağlanmasını savunduk. Madencilik faaliyetlerinin doğaya ve doğal yaşama uygun biçimde yürütülmesini savunduk. Bundan sonra da savunduğumuz bu değerler için mücadele etmeye devam edeceğiz. Sömürgenler karşısında ülkemizin neresinde olursa olsun, direnen yöre halkının yanında olmaya devam edeceğiz.
Hangi dağ efkârlıysa ordayız / Perişan edilen her şey bizimdir / Yağmur oluyoruz hangi ırmak kurusa / Gülüşümüz çocuk / Adımız eşkıyaya çıkmıştır bizim…
ENERJİ SANAYİ VE MADEN KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU
