GENEL MERKEZ HABERLERİHABERLER

KESK KİT Personelinin Sorunlarına İlişkin Çözüm Önerilerimizi “KİT Çalıştayı”nda Paylaştı!

Devlet Personel Başkanlığı (DPB) ve Türk Kamu İşletmeleri Birliğince yürütülen çalışmalar doğrultusunda, 06-08 Mart 2015 tarihlerinde gerçekleştirilen “II. KİT Çalıştayına” konfederasyonumuz adına katılan KESK Genel Sekreteri Hasan Toprak, KİT personelinin yaşadığı sorunları ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerimizi paylaşmıştır.

Kamu İktisadi Teşebbüslerinin yöneticileri, Maliye Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu Emekçileri Konfederasyonlarının temsilcilerinin katıldığı toplantıya konfederasyonumuzu temsilen KESK Genel Sekreteri Hasan Toprak ve uzman Özgür Yılmaz katılmıştır.

Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu ve Başkan Yardımcısı  Enes  Polat tarafından yönetilen, Devlet Personel Başkan Yardımcısı  Adem Dinç ile Daire Başkanları, Fatma Yiğiter Kara, İbrahim İnan, Hanife Özer ile Türk Kamu İşletmeleri Birliği Genel Sekreteri Caner Topkara’nın da hazır bulunduğu çalıştay kapsamında  düzenlenen dört oturumda KİT’lerde  Personel Alım Sistemi, Ücret Sistemi,  Sicil ve Başarı Değerleme Sistemi, Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği  konularında mevcut durum, yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri değerlendirilmiştir.

DPB yöneticileri çalıştayda ele alınan konuların ve tarafların önerilerinin 26 Mart’ta yapılması planlanan Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantısına sunulacağını kaydetmiştir.   

KİT’lerde Personel Alım Sistemi konulu birinci oturumda Devlet Personel Başkanlığı tarafından yapılan sunumda daha çok KİT yöneticilerinin aktardığı bilgiye dayanılarak, personel alımında yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri sıralanmıştır.

“KİT’lerde Yaşanan Sorunların Kaynağında Özelleştirme ve Taşeronlaştırma Politikaları Yatmaktadır”

Oturumda Konfederasyonumuz adına söz alan KESK Genel Sekreteri, öncelikle 24 Ocak 1980 kararları ile ülkemizde yaşanan iktisadi dönüşüme paralel olarak 1986 yılından itibaren hayata geçirilen özelleştirme politikalarının KİT çalışanlarının yanı sıra toplum üzerinde yarattığı yıkıma dikkat çekmiştir. Konuşmasında özelleştirmeler sonucunda halkın birikimlerinin ürünü olan KİT’lerin adeta sermayeye peşkeş çekildiğini vurgulayan KESK Genel Sekreteri, “Kürek çeken değil, dümen tutan devlet, anlayışıyla başlatılan özelleştirmeler sonucunda ‘devlet et mi satar’ denildi. Et Balık Kurumu satıldı, bugün hayvancılığın da bitirilmesiyle et ithali yapar hale geldik. ‘Devlet kömür mü çıkarır’ denilerek maden ocakları rödavans sistemi ile sermayeye teslim edildi. Madenciliğin, işçi sağlığı ve güvenliğinin temel kurallarını çiğneyerek üretim yapan maden patronlarının aşırı kar hırsının bedeli Soma’da, Ermenek’te iş cinayetlerinde kaybettiğimiz işçilerimiz ödettirildi. Kısacası halkın, kamunun yararına kürek çekmekten vazgeçenler dümeni de gözünü kar hırsı bürüyen sermayeye teslim etmiştir” diye konuştu.

KİT’lerin özelleştirilmesi ile personel sayısında ciddi düşüş yaşandığına dikkat çeken KESK Genel Sekreteri,  DPB rakamlarına göre 1985 yılında KİT’lerde istihdam edilen toplam personel sayısının 653 bin iken bugün 132 bin civarında olduğunu, diğer taraftan tüm kamu alanında olduğu gibi KİT’lerdede taşeron-güvencesiz istihdamın yaygınlaştığını kaydetmiştir. Dolayısıyla aynı işi yapan ancak farklı istihdam türlerine, farklı yasalara göre istihdam edilen KİT personeli arasında ücret, çalışma saatleri, sosyal haklar gibi temel konularda farklıklar yaşandığına dikkat çeken KESK Genel Sekreteri bu tabloya rağmen özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarına devam edilmesinin yaşanan sorunları katlayarak arttırdığını vurgulamıştır.

“Mülakatın Diğer Adı Torpil, Kayırma ve Kadrolaşmadır “

DPB’nın 21 Ocak 2015 tarihinde KİT yöneticileri ile bir değerlendirme toplantısı yaparak çalıştay sunumunu belirlediğine dikkat çeken KESK Genel Sekreteri, bu nedenle sunumda KİT personelinin değil daha çok KİT yönetiminin sorunlarının yansıtıldığına dikkat çekmiştir. KESK Genel Sekreteri oturumda özelikle personel alımında merkezi yazılı sınav yerine mülakatı daha öne çıkaran değerlendirmelere karşı çıkarak mülakat yönteminin bugüne kadar yaşanan örneklerinin torpil, kayırma ve kadrolaşmaya hizmet ettiğini açıkça ortaya koyduğunu ifade etmiştir. Buna rağmen Devlet Su İşleri (DSİ) ve Orman Bakanlığının bazı birimlerinde mülakatla personel alımı yapıldığına dikkat çeken KESK Genel Sekreteri, konuşmasında özellikle DSİ’nde ÇED raporu düzenlemekle görevlendirilecek mühendis kadrolarının alımında mülakat yönteminin uygulanmaya başlanmasının manidar olduğunun altını çizmiştir.

KESK Genel Sekreteri bu noktada 399 sayılı KHK’nin nakil, fazla mesai, harcırah, ek ödeme adaletsizliği, hülle atama gibi personel aleyhine düzenlemelerini görmezden gelerek “yerleştirilen personel bir süre sonra başka kurumlara geçmenin yolunu arıyor, yerleştiği pozisyonu basamak olarak kullanıyor” gibi değerlendirmeler yapılmasının da karşılığı olmadığını kaydetmiştir.

Personel istihdamında öncelikle taşeron istihdamdan vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen KESK Genel Sekreteri torpil, kayırma, siyasi müdahalelere açık olan mülakat yöntemi ile personel alınmasına KESK olarak karşı olduğumuzu bir kez daha vurgulayarak mülakat yöntemi ile personel alımının derhal durdurulması gerektiğini kaydetmiştir. Kurumların denetimden uzak şekilde kendi açtıkları sınavlarla personel alımına gitmemesi için KİT Personelinin merkezi sınavla alınması gerektiğini ifade etmiştir. 

“Adaletsizliğin Giderilmesi İçin Mevcutta Beş Olan Temel Ücret Gruplarının Sayısı Düşürülsün”

Çalıştayın “KİT’lerde Ücret Sistemi”  başlıklı ikinci oturumunda,  DPB adına KİT ve Özelleştirme Daire Başkanı Fatma Yiğiter Kara’nın yaptığı sunumda mevcutta 399 sayılı KHK II sayılı cetvele göre istihdam edilen KİT personelinin 5 ücret grubu olarak düzenlenmesinde yaşanan sorunlara değinilmiş, KİT yöneticilerinin görüşlerine de yer verilen sunumda mevcutta 139 olan unvan sayısının mümkün mertebe birleştirilmesi önerilmiştir. Ücret gruplarının sayısının azaltılmasının da mümkün olduğunun kaydedildiği sunumda KİT personelinin ücretlerinin;   yapılan işin tehlike derecesi, işyerinin olduğu bölge-il koşullarının zorluğu, projenin çapı (büyük projeler kapsamında çalışanlara daha fazla ücret), gibi temel üç kıstas gözetilerek belirlenmesi de gündeme getirilmiştir.   

Oturumda söz alan KESK Genel Sekreteri ise konfederasyonumuzun ve KİT’lerde örgütlü üye sendikalarımızın 5’li ücret gruplandırmasının yarattığı adaletsizliklere başından beri dikkat çektiğini hatırlatarak DPB’nin sunumunda bu durumun bir kez daha gözler önüne serildiğini ifade etmiştir.

Hem 399 sayılı KHK’ye tabi personel ile 657 sayılı yasaya tabi personel arasındaki hem de farklı KİT’lerde çalışan personelin kendi arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi için; temel ücretin unvanlara göre belirlenmesi gerektiğini kaydeden KESK Genel Sekreteri II sayılı cetvele tabi personel bakımından ücret gruplarının sayısının eğitim durumları, vasıfları gözetilerek 3’e düşürülmesi gerektiğini belirtmiştir. KESK Genel Sekreteri ünvanlara göre belirlenecek temel ücrete işin nitelik, tehlike ve zorluk koşulları gözetilerek ek yapılmasının anlamlı olacağını ancak “büyük projeler” gibi KİT yöneticilerinin hatta siyasi iktidarların kendi kriterlerine göre belirlemesine açık bir kıstasın temel ücrete ek bir kıstas olarak kullanılmasına karşı olduğumuzu ifade etmiştir.

“KİT Personelinin Ücret Konusunda Yaşadığı Sorunlar Sadece Ücret Gruplarından İbaret Değildir”

Oturumun KİT yöneticilerinden gelen talepler dikkate alınarak sadece ücret gruplarında yaşanan sorunla sınırlanmasının doğru olmadığına işaret eden KESK Genel Sekreteri, KİT personelinin ücret başlığı altında yaşadığı temel sorunları ve söz konusu sorunlara ilişkin çözüm önerilerimizi başlıklar halinde aşağıdaki gibi sıralamıştır.

• Ek Ödemelerde Yaşanan Adaletsizliğe Son Verilmelidir  

399 sayılı KHK’nın II sayılı cetveline tabi personele 2008 yılına kadar Yüksek Planlama Kurulu kararı uyarınca 657 sayılı yasaya tabi olarak çalışan emsal kamu emekçisi (memur) ile eşit oran ve tutarda ek ödeme yapılmaktaydı. 2008 yılında çıkarılan 275 sayılı KHK ile ise farklı ek ödeme oranları belirlenmiştir. Temel ücrette eşitlik sağlanmadan farklı ek ödemeler yapılması sonucunda ortaya çıkan adaletsizlik, 2011 yılında çıkarılan 666 sayılı KHK ile ( bazı düzenlemeleri Anayasa Mahkemesince iptal edilmesine rağmen)  sürmektedir. Bu adaletsiz duruma son verilmesi için 657 sayılı yasaya tabi olarak çalışan emsal kamu emekçisi (memur)  ile eşit oran ve tutarda ek ödeme yapılması gerekmektedir.

• Ücretlerde Erimeyi Artıran Vergi Dilimi Sorunu Çözülmelidir

399 sayılı KHK’nin II sayılı cetveline tabi personelin büyük bölümü daha yılın üçüncü ayından itibaren vergi dilimi yükselmektedir. Öyle ki bu durumda olan personelin yılın başında (ocak ayında) aldığı maaş ile yılın sonunda (aralık ayında) aldığı maaş arasında 600 TL civarında fark oluşabilmektedir. Maaşlarda ciddi erime yaratarak Toplu Sözleşme zammını ortadan kaldıran bu mağduriyetin giderilmesi için vergi dilimi değişikliğinden personelin muaf tutulması ve yıl boyu sabit vergi oranı belirlenmesi konusunda yasal değişiklik yapılmalıdır.

• Fazla Çalışma Karşılığı Saat Ücreti Ya %50 Artırılmalı Ya da İzinle Telafi Edilmeli

Konfederasyonumuz ilke olarak fazla çalışma yapılmasına karşıdır. Ancak KİT’lerde, özelikle üretimin devamlılığının esas alındığı kurumlarda, yeterli sayıda personel istihdam edilmemesine rağmen, 399 sayılı KHK’nin 30. Maddesinde “Fazla Çalışma ve Diğer Ödemeler” bakımından yer alan sınırlamalar esas alınarak fazla mesai yaptırıldığı bilinmektedir.  Az personelle çok iş yapılmasını temel alan bu sınırlamalar sonucunda KİT personeline işçilerle birlikte mesai yapmasına rağmen 657 sayılı DMK esas alınarak ‘fazla mesai ödemesi’ yapılmaktadır.  KİT personelinin mağduriyetini artıran bu adaletsizlik, fazla mesai yaptırılan personelin talebi esas alınarak,  ya aynen işçilerde olduğu gibi normal çalışmanın saat başına denk gelen tutarın %50 zamlı tutarında fazla çalışma ücreti ödenmesi ya da 657 DMK ya göre çalışan personelde olduğu gibi izin verme yönetimi ile telafi edilmelidir.

• Harcırah Oranları Artırılmalıdır

Önemli bir bölümü sahada-arazide çalışan KİT personeline ödenmekte olan harcırahlar temel giderleri karşılamaktan uzaktır. Harcırah ödemeleri gerçek giderleri karşılayacak miktarda yeniden belirlenmelidir.

• Vekaleten Görev Yürütenlere Vekalet Ücreti Ödenmelidir

KİT’lerde 399 sayılı KHK’nın II sayılı cetveline tabi personelin I sayılı cetvelde yer alan personelin görevini vekaleten yürütmesi sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.   Ancak 399 sayılı KHK ‘da II sayılı cetvelde yer alan personele temel ücret, başarı ücreti ve kıdem ücreti dışında herhangi bir ücret ödemesi yapılamayacağı düzenlemesi gerekçe gösterilerek vekalet ücreti ödenmemektedir.

Üye sendikamız ESM’nin konuyu yargıya taşıması sonucunda Danıştay “eğer asılda aranan şartlar vekaleten görevi yürütende varsa, Anayasanın angarya yasağını düzenleyen hükmü de dikkate alınarak,   vekalet ücreti adı altında olmasa da bir ödeme yapılmalıdır” yönünde karar vermiştir.  

Bu nedenle yargı kararları ile kabul edildiği üzere; 399 sayılı KHK’nın II sayılı cetveline tabi personele “vekalet ücreti” ödenmeli, bu hususta KHK’de gerekli değişiklik yapılarak bu hak güvenceye kavuşturulmalı ve hali hazırda vekaleten görev yürütenler ile yürütmüş olanlara vekalet ücreti fark ödemesi yapılmalıdır.

• Arazi ve Yeraltında Çalışan Personele Tazminat Ödenmelidir

399 sayılı KHK’nin II sayılı cetveline tabi personelin önemli bir bölümü sahada zor koşullarda çalışmasına rağmen aynı KHK’nın ücret düzenlemesi nedeni ile “tazminat” alamamaktadır. Oysa bilindiği üzere 657 sayılı DMK’nda arazide çalışanlar için tazminat düzenlemesi yer almaktadır.  Bu nedenle aynı-benzer işi yapan 657 ye tabi personelin de durumu gözetilerek arazi ve yer altı işlerinde çalışan II sayılı cetvele tabi KİT personeline arazi ve yer altı tazminatı ödenmelidir.

• Fazla Çalışma Ücreti Konusunda Orman Genel Müdürlüğünde Yaşanan Ayrımcılığa Son Verilmelidir

Orman Genel Müdürlüğü personeline fazla çalışma ücreti ödenmesi konusunda yaşanan sorunlar devam etmektedir.

Fazla çalışma ücreti 2005 yılından 2012 yılı sonun kadar ayrım yapmadan tüm personele 7 ay üzerinden ödenirken 666 sayılı KHK‘nin Geçici 15. Maddesi ile 31/12/2012  tarihinden itibaren 6831 sayılı Kanunun 71 inci maddesine göre Orman Genel Müdürlüğü merkez teşkilatı personeli için öngörülen fazla çalışma ücretinin yarısı ödenmesi. Aynı Kanunun Ek 10 uncu madde kapsamında ödeme yapılanlara bu ödemelerin 31.12.2012 tarihinden itibaren yapılmayacağı düzenlenmiştir.  Ancak 10 Ekim 2013 Tarih ve 28791 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Kararı ile 666 sayılı KHK’nin aralarında fazla çalışma ücretini düzenleyen Geçici 15. Maddenin de olduğu bazı düzenlemelerini iptal etmiştir.  Geçici 15. Maddeye ilişkin iptalin kararının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten başlayarak (10 Ekim 2013) dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine oybirliği ile karar verilmiştir.

Buna rağmen Orman Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanlığı tarafından, 14.08.2013 tarih ve 28735 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Toplu Sözleşmenin 8. Bölümümün “fazla çalışma ücreti” başlıklı maddesine dayandırıldığı iddiası ile 05.05.2014 tarihinde “Fazla Çalışma Ücretine İlişkin Yönerge” adlı bir yönerge yayımlanmıştır.  Anayasa Mahkemesi kararını yok sayan yönerge ile fazla çalışma ücretinden yararlanacak personel “orman yangınlarına bilfiil müdahale edenler ile yangın nöbeti tutanlar” olarak tanımlanmış, sınırlandırma çalışmalarında bulunanları kapsam dışında bırakılmıştır. Ayrıca mahrumiyet güçlük katsayısını kaldıran söz konusu yönerge ile mahrumiyet bölgelerinde çalışanları adeta cezalandırılmaktadır.

“Fazla mesaisine ihtiyaç bulunanlara” ibaresiyle keyfiyetçi tutumların önünü açan söz konusu yönerge ile ağaçlandırma, planlama, kadastro, silvikültür uygulamaları, Orman köy ilişkileri gibi alanlarda çalışan personelin fazla çalışma ücreti hakkı görmezden gelmektedir. 666 sayılı KHK’nın Geçici 15. Maddesini iptal eden Anayasa Mahkemesi kararı ve tüm orman çalışanlarının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekliliğinden hareketle söz konusu yönerge yürürlükten kaldırılarak, tüm personele fazla çalışma ücreti ödenmesi düzenlenmelidir. 

• Gece Çalışması Yapan Personele Yıpranma Payı Ödenmelidir

KİT’lerin önemli bir bölümünde, özelikle enerji alanında tam zamanlı çalışma yapılmaktadır.  Ayrıca Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürlüğü, ÇAY-KUR Genel Müdürlüğü bünyesindeki işletmelerde de üretime bağlı olarak belli dönemlerde tam zamanlı çalışma yapılmaktadır.  Tam zamanlı çalışmada gece vardiyasında çalışan personelin katladığı külfet ise daha fazladır. Örneğin gece vardiyasında çalışan personelin çoğunluğu servis imkanlarından yoksun bir durumdadır. Yine trafolarda nöbet tutan güvenlik personeli örneğinde yaşandığı üzere bir kısmı da  soğuk hava koşullarında ısınma koşullarının sağlanmadığı yerlerde görevlerini ifa etmeye çalışmaktadır. Bu nedenle gece vardiyasında çalışan veya gece nöbet tutan personele gece çalışmanın külfetine karşılık çalışılan her bir saat için %15 zamlı ücret ödenmelidir.

• MKE ve TCCD Personelinin Filli Hizmet Süresi Zammı Sorunu Çözülmelidir

MKE Genel Müdürlüğü ve TCDD personeline fiili hizmet zammı ödenmesine 2008 yılı itibariyle son verilmiş olup; patlayıcı ve parlayıcı madde imalatı yapan ve çok tehlikeli işler sınıfında yer alan MKE personeline ve bedenen ağır işlerde çalıştırılan TCDD personeline yeniden fiili hizmet zammı hakkı tanınmalı ve bu hak 2008 yılından geçerli olmak üzere uygulanmalıdır.

• Veznedar Olarak Çalışan Personele Kasa Tazminatı Ödenmelidir

KİT’lerde veznedar olarak çalışan veya herhangi bir sıfat altında kendisine para tahsil yetkisi verilmiş olan personele, üstlendiği risk karşılığı ücretinin %5’inden az olmamak üzere Kasa Tazminatı veya Mali Risk Tazminatı ödemesi yapılması gerekmektedir.

“II Sayılı Cetvele Tabi Çalışan Personelin Sicil Notu Uygulaması Ve Buna Bağlı Olarak Başarı Ücreti kaldırılsın. En Yüksek Başarı Ücreti Tutarı Temel Ücrete Dahil Edilsin”

Çalıştayın “KİT’lerde Sicil Ve Başarı Değerleme Sistemi konulu” oturumunda  DPB uzmanı Mehmet Saydam tarafından yapılan sunumda 399 sayılı KHK II sayılı cetvele göre istihdam edilen KİT personeline başarı ücreti ödenmesinde amirleri tarafından verilen sicil notunun temel alındığı, buna göre amirinden A notu (90-100 puan) alan personele temel ücretinin %8’i, B notu (76-89 puan) alan personele temel ücretin %4’ü, C notu (60-75 puan)  alan personele temel ücretin %2’si tutarında başarı ücreti ödemesi yapıldığı hatırlatılmıştır. Yapılan araştırmaların personelin  %99,72’sine A notu verilerek temel ücretin %8 ‘i tutarında başarı ücreti ödendiğini gösterdiğinin aktarıldığı sunumda KİT yöneticilerinin bir bölümünün ‘başarı ücreti ile personelin başarısı arasında bir bağlantı olmadığı’ noktasından hareketle performansa dayalı yeni bir sisteme geçilmesini savundukları kaydedilmiştir. Ardından Eti Maden İşletmeleri Genel Müdür Yardımcısı Muhsin Ganioğlu ve İnsan Kaynakları Yönetimi Dairesi Başkanı Hızır Günindi tarafından konu hakkında  “Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde Uygulama Örneği” sunumu yapılmıştır.

Oturumda konfederasyonumuz adına söz alan KESK Genel Sekreteri 399 sayılı KHK II sayılı cetvele göre istihdam edilen KİT personelinin ücret kalemlerinin temel ücret, başarı ücreti ve kıdem ücretinden oluştuğunu hatırlatarak personele amirin subjektif değerlendirmelerine bağlı sicil notu sistemi ile başarı ücreti ödenmesinin yanlış olduğunu ifade etmiştir. DPB sunumuna göre personelin %99,72 sine verilerek temel ücretinin %8’i tutarında başarı ücreti ödendiğine dikkat çeken KESK Genel Sekreteri “Eğer Devlet Personel Başkanlığının bu rakamları doğruysa, yani fiiliyatta personelin %99,72’sine temel ücretinin %8’i oranında başarı ücreti ödeniyorsa geriye kalan %0,28 ‘sini amirlerin subjektif kriterlere dayalı verdiği sicil notu ile cezalandırmanın ne anlamı var? Zira uyarı ya da kınama cezası alan ya da yazılı olarak dikkati çekilen personelin, bir sonraki yıla sicil notu ve buna bağlı olarak başarı ücreti %4 oranından düşmekte ve bu sebeple de söz konusu cezalar her ay aylıktan kesme cezasıymış gibi mükerrer sonuçlar doğurmaktadır” diye konuşmuştur.

KESK Genel Sekreteri bu noktada konfederasyonumuzun 657 sayılı DMK’da sicil notu uygulamasının kaldırılmasından hareketle, II sayılı cetvele tabi çalışan personelin sicil notu uygulamasının ve buna bağlı olarak Başarı Ücretinin kaldırılmasını ve en yüksek başarı ücreti tutarının temel ücrete dahil edilmesini önerdiğini ifade etmiş,  bugüne kadar yaşanan örneklerinden hareketle iş yükünü daha da artırmakla kalmayıp çalışanları birbiri ile rekabete sürükleyen performans sistemine şiddetle karşı çıktığımızın altını bir kez daha çizmiştir.

“Hülle Atamaya Son Verilmeli, Görevde Yükselmede Sözlü Sınav Kaldırılmalıdır”

Çalıştayın “KİT’lerde Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği” başlıklı son oturumunda DPB uzmanı Mehmet Saydam konu hakkında yaşanan sorunlara ve bu sorunlara ilişkin KİT yöneticilerinden gelen çözüm önerilerine yer verilen bir sunum yapmıştır.  

Oturumda konfederasyonumuz adına söz alan KESK Genel Sekreteri, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Ünvan Değişikliklerine Dair Yönetmeliğin Türkiye’de en çok değiştirilen yönetmeliklerin arasında yer aldığına dikkat çekerek, “Ne yazık ki yapılan değişiklikler liyakat ve kariyer ilkelerini, en temel hukuk kurallarını ayaklar altına alarak daha çok kadrolaşmanın önünü açmak yönünde yapılmıştır” demiştir. 

Söz konusu genel yönetmeliğe binaen KİT yönetimlerinin çıkardığı kendi kurum yönetmeliklerinde de eşitlik ve hakkaniyete aykırı durumlar olduğuna işaret eden KESK Genel Sekreteri “Örneğin Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin 09.02.2015 Tarihli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinde Alan Müdür Yardımcısı ve Müdür Yardımcısı Pozisyonlarına Atamayı düzenleyen maddesinde ARFF Şefi olarak görev yapanlar, Şef Pozisyonuna Atamayı düzenleyen maddesinde ise neredeyse tüm DHMİ personeli sayılmasına rağmen ARFF personeli olarak çalışanlar kapsam dışında tutulmuştur. Ayrıca, gerçi DHMİ yöneticileri ‘genel yönetmelikten kaynaklı bir durum’ diye ifade ediyorlar ama muhasebeci pozisyonuna atanabilmek için 4 yıllık fakülte ve yüksekokul mezunu olma şartı aranırken muhasebe şefi olmak için 2 yıllık ön lisans mezunu olmanın yeterli sayılması eşyanın tabiatına olduğu kadar Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır”  diye konuştu.

KESK Genel Sekreteri konu hakkındaki özet görüşlerimizi aşağıdaki başlıklarda ifade etmiştir.

• KİT’lerin her 2 yılda bir görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı açması zorunlu hale getirilmeli  

• Vekalet suretiyle yürütülen bütün görevlerin en geç 1 yıl içinde sınav açılarak asil kamu emekçisi eliyle gördürülmesi konusunda yasal zorunluluk getirilmelidir.

• KİT’lerde taşra müdür yardımcılığı (grup müdür yardımcılığı veya işletme müdür yardımcılığı gibi) kadroları görevde yükselmeye tabi kadrolar değildir. Bu sebeple de kurumlar bu kadroları hülle atama için basamak olarak kullanmaktadırlar. Önce bu kadroya sınavsız atama yapılmakta ve bu şekilde I sayılı cetvele geçirilen kişiler, I sayılı cetvel içinde başka kadrolara sınavsız atanarak sınavdan muaf tutulmakta, böylece hem yönetmeliğin etrafı dolanılmakta, hem de liyakate uygun yükselme gerçekleşmemektedir. Bu sebeple de I sayılı cetvele dahil tüm kadro ve pozisyonlar görevde yükselme sınavına tabi olmalıdır.

• Görevde yükselme sınavları bakımından sözlü sınav kaldırılmalı; denetime açık, şeffaf şekilde yazılı sınav yapılmalıdır. Şayet sözlü sınav yapılacaksa sınavlar kamera sistemi ile kaydedilmeli ve sınava giren tüm adayların bu kayıtlara erişim ve denetimi mümkün olmalıdır. Yine sözlü sınav ile yazılı sınavın ortalamasında, yazılı sınavın ağırlık oranı sözlü sınavın en az iki katı olmalıdır.

Çalıştayın kapanışında tekrar söz alarak oturumların genel olarak KİT yöneticilerinin beklentilerine göre planlandığına bir kez daha dikkat çeken KESK Genel Sekreteri, konuşmasında KİT personelinin diğer sorunlarına ilişkin konfederasyonumuzun önerilerini ise aşağıdaki başlıklarda ifade etmiştir.

• Lojman dağıtımında görev tahsisli lojman uygulaması ortadan kaldırılmalı, tüm lojmanlar sıra tahsisli hale getirilmelidir. Şayet bunun yapılmaması halinde görev tahsisli lojman sayısı, sıra tahsisli lojman sayısının %25’i ile sınırlandırılmalıdır.

• Ayrıca Sivil Savunma Uzmanı gibi kadrolar I sayılı cetvele tabi olduklarından, bu personel için sicil notu kaldırılmıştır. Ancak sicil notu sıra tahsisli lojman puanlamasına esas alınan bir kriter olduğundan bu durumdaki personel, sicil notu 0 şeklinde kaydedilerek sıra tahsisli lojman sıralamasında geri plana düşmektedir. Bu bakımdan sicil notunun lojman puanlaması için bir kriter olması uygulamasına son verilmelidir.

• Yine II sayılı cetvele tabi personele eş, sağlık ve eğitim özrüne göre nakil hakkı tanınmalıdır. Özellikle EŞ Durumu özrü, mutlaka düzenlenmeli; bu durumdaki personele başka KİT’e veya genel bütçeli kurumlara atanma hakkı tanınmalıdır.

• Ait olduğu yıl içinde kullanılmayan yıllık izinler, sonraki yıllara aktarılmalı veya o yılın sonunda kullanılmayan izin süreleri için kişilere ücret ödenmelidir.

• Genel Hizmetler sınıfında yer alan Koruma-Güvenlik personelinin mesleği yapma yeterliliğini devam ettirip ettirmediğini tespit için periyodik olarak beş yılda bir sağlık kontrollerinden geçirilmesi sonucunda mesleği yeterliliğini sürdürmediği tespit edilenlerin Yardımcı Hizmetler Sınıfında görevlendirilmesi hukuksuzluğuna son verilmelidir. Sağlık kontrolü soncunda yeniden görevlendirme yapılacaksa bu görevlendirme mutlaka Genel Hizmetler sınıfında bir görev olmalıdır.

• Hukuken hiçbir geçerliliği olmayan “sendika yasağı” ve “idarenin koşulsuz fesih hakkı” KİT personelinin TİP sözleşmesinden çıkartılmalıdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir