Bugün, dünyanın en büyük felaketlerinden biri olan Fukuşima Daiichi nükleer santral kazasının yıl dönümü.
Aradan tam 11 yıl geçti. Onca yılın ardından; ne nükleer enerji uğruna feda edilen canlar unutuldu, ne sermayenin çıkarları, kirli politikalar uğruna santral kurma kararlarına duyulan utanç bitti, ne de nükleer facialara rağmen nükleeri kazanç olarak görenlere öfke dindi…
Japonya`da 11 Mart 2011 tarihinde yaşanan deprem ve tsunamiyle birlikte Fukuşima nükleer santralinin 4 reaktöründen üçünde çekirdek erimesi meydana geldi. Felaket sonrası binlerce canlı etrafa yayılan radyo aktif maddelerden etkilendi. Binlerce kişi evlerini terk etmek zorunda bırakıldı, bölgeye giriş-çıkış yasaklandı. Denizdeki radyasyon seviyesi normalin kat be kat üstünde ölçülürken, kaza sonrası reaktörlerin ardı ardına kapatılması fayda sağlamadı. Aradan geçen yıllar ise radyo aktif maddelerin etrafa yayılmasına engel olamadı; Fukuşima kazası tüm dünyanın ortak sorunu haline geldi.
Felaketin etkileri gün geçtikçe ciddi boyutlara ulaşırken, santrallerin yarattığı tehlikenin farkına varan kimi ülkeler santralleri kapatma kararı aldı. Ölüm karşında alınan kararlarlar yaşam için umut verse de kar hırsıyla hareket eden enerji lobileri, nükleer enerji endüstrisinin yerle bir olan imajı düzeltmek için mücadeleye girişti. Yaşanan kazalar da itinayla kamuoyundan saklandı.
Sıfır karbon emisyonu tartışmalarının sürdüğü günümüzde Avrupa Komisyonu bu mücadeleye güç verdi; kabul edilemez, tehlikeli bir karara imza attı. Nükleer santral projelerini sürdürülebilir yatırım listesine alan Komisyon, nükleer yatırımlarının Avrupa Birliği`nin uzun vadeli iklim kriziyle mücadele hedeflerini yakalamasına katkı sağlayacağını duyurdu. Alınan bu karar kapitalizmin kâra doymayan tükenmek bilmeyen hırsını bir kez daha gözler önüne serdi.
Rusya`nın Ukrayna`ya açtığı savaş ile de nükleer enerjinin insanlığın geleceği için nasıl büyük bir tehdit oluşturabileceği yeniden anlaşıldı. Nükleer gücü elinde bulunduran Rusya Ukrayna`da bulunun dört nükleer santrali açık hedef haline getirdi. Çernobil nükleer santralinin bulunduğu bölgeyi işgal ederek, caydırıcı güç nükleer silahlarını kullanmaya hazır olduğunu duyurdu. Saldırının 9. gününde ise Avrupa`nın en büyük nükleer santrali olan Zaporijya`yı vurarak tüm dünyayı büyük bir felaketin eşiğine getirdi.
Rusya tarafından ardı ardına atılan tehlikeli adımlar üçüncü dünya savaşının fitilini ateşlemeye hazır hale getirirken, santrallerin savaşın tam da ortada kalması, nükleer silah kullanma olasılığı boyutu korkuya yarattı. Nükleer santrallerin barındırdığı tehlike potansiyeli yeniden sorgulandı.
Ülkemizde ise Çernobil, Fukuşima ve Ukrayna örneğinden ders çıkarması gereken siyasi iktidar, Mersin Akkuyu`da Rusya tarafından kurulup işletilecek santral rüyasından hala uyanamadı. Kamuoyunda santralin durdurulması yönündeki beklentileri boşa çıkarmakla da kalmadı; ilgili kurumların ve uzmanların görüşü olmadan 6 Mart 2022 tarihinde Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi`ni AKP ve MHP`li milletvekillerinin oylarıyla TBMM Genel Kurulu`ndan geçirdi. Nükleer Düzenleme Kurumunun (NDK) yetkileri 9 Mart 2022 tarihinde Resmi Gazete`de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle yeniden belirlendi. Halkın korkularıyla alay edercesine nükleer santral yapan ve işleten Rus şirketini yükümlülükten kurtaran skandal karara imza atıldı.
Bilindiği gibi ülkemiz sürekli çıkar çatışmalarının, savaşların yaşandığı stratejik bir konumda yer almaktadır. Ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda her an komşularımızla karşı karşıya gelebilir, santrallerde yaşanacak olası bir kaza ya da düzenlenecek bir saldırı ile ağır bedeller ödeyebileceğimiz de tecrübelerle sabittir.
Nükleer santraller ve nükleer silahların barındırdığı tehlikeyi görmezden gelmenin bedeli ülkemizi karanlık bir geleceği sürüklemek olmamalıdır.
Enerjide alanında nükleer santraller zaten bağımlı olduğumuz Rusya`ya bizi daha bağımlı hale getirecektir.
Hiçbir enerji türü canlıların ve doğadan daha önemli değildir. Ülke geleceği, milli güvenliğimizin başka bir ülkenin inisiyatifine terk edileceği unutulmamalıdır.
Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Bileşenleri olarak, emperyalist emeller peşinde, ekonomik çıkarlar uğruna, büyük devlet iddialarını kanıtlamak hevesiyle korkunç bir savaşın sahnelediği günümüzde, kamuoyunun giderek artan endişesine rağmen enerji ihtiyacı ve milli güvenlik bahanesiyle, canlıların hayatlarının bir hiç uğruna feda edilmesini istemiyoruz.
Dünyanın başına bela olan nükleer atıkların nükleer santral olsun ya da olmasın yasa dışı yollarla ticaretinin yapılarak yayılmasına itiraz ediyoruz. İzmir`in Gaziemir ilçesinde 2010 yılından bırakılan ve bölge halkı için büyük tehdit oluşturan nükleer atıkların bertaraf edilmesi için haykıran halkın sesinin duyulmasını, nükleer atıkların bölgeden derhal arındırılarak sorumlularının cezalandırılması için harekete geçilmesini istiyoruz.
Siyasi iktidarın, “Nükleer santrallerde risk yoktur. Nükleer santraller çevre dostu, temiz enerji aracıdır” şeklindeki teknik ve mantık dışı açıklamalarına artık bir son vererek gerçeği kabullenmesini Akkuyu NGS inşaatını derhal durdurmasını talep ediyoruz.
Akkuyu NGS`de meydana gelen zemin çatlakları, son dönemde Ecemiş deprem fay hattına çok yakın bir mesafede yer alan santral bölgesinde ardı ardına kuvvetli şekilde hissedilen depremler ve bu depremler sonucu oluşması mümkün tsunaminin Fukuşima Nükleer Santral kazasında yaşanan sorunların ülkemiz ve bölgemiz için tekrarı olacağını hatırlatıyoruz.
Henüz vakit varken facia getirecek nükleer hevesinden bir an önce vazgeçilmesinin sosyal devlet anlayışının gereği ve vicdani bir sorumluluk olduğunun altını çiziyoruz.
Nükleer santrallerin sadece o bölge canlıları için değil tüm dünyada yıllarca geri döndürülemez bir tahribata neden olacağı bilinciyle, bir kez daha siyasi iktidarı tarihi bir sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Fukuşima felaketinde hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, barış içinde silahsız ve nükleersiz bir dünyada yaşamak umuduyla, kamusal kaynaklarımızın artık yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz duruma gelen yoksul halkımıza ayrılmasını, nükleer santral projelerinden iptal edilerek, Nükleer Düzenleme Kurumu`nun acilen kapatılmasını istiyoruz.
Nükleere Karşı Yaşasın Hayat!
NÜKLEER KARŞITI PLATFORM BİLEŞENLERİ
10 Mart 2022