BASIN AÇIKLAMALARIGENEL MERKEZ AÇIKLAMALARIHABERLERŞUBE HABERLERİUncategorized

Siyanürcüler nerede?

 

Siyanürle altın ve gümüşün ayrıştırılmasının nasıl sonuçlara yol açabileceği Kütahya’da bir kez daha görüldü. Hükümetlerin, çevre bakanlarının, Tayfun Talipoğlu gibi gazeteci-yazarların hiçbir tehlikesi olmadığını anlatarak halkı kandırdığı bir kez daha ortaya çıktı.

Kütahya’da, Eti Gümüş A.Ş’ye ait tesisteki üç kademeli barajda setlerden birinin çökmesi sonucu siyanürün çevreye yayılması tehlikesi bulunduğundan tesiste üretim durduruldu. Çevredeki köylerin tahliye edilmesi ihtimali ortaya çıktı. Bölgede yaşayanlar ise tesis yönetiminin maliyetten kaçmak için insan sağlığını tehlikeye attığını; üç yıldır barajın setlerinde sızma yaşandığını söyledi.

 

Merkeze 34 kilometre uzaklıktaki Gümüş köyü yakınındaki Eti Gümüş A.Ş’ye ait siyanürlü su bulunan üç kademeli barajın ortasındaki set çöktü. En üstteki kademede bulunan suyun bir bölümü, diğer iki kademeye dağıldı ve barajı tutan en alttaki set çökme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Şirkete ait ekipler, barajın yanlarındaki setleri güçlendirmek iş makineleriyle çalışma yaptı.

 

BU SAATTEN SONRA NEYİN TOPLANTISINI YAPIYORSUNUZ?

Çökmenin meydana gelmesinin ardından tesise gelen Kütahya Valisi Kenan Çiftçi, MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, Belediye Başkanı Mustafa İça, Tavşanlı Kaymakamı Numan Hatipoğlu, İl Çevre ve Orman Müdürü Mehmet Kuşçu, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Salih Akkaya, şirket yetkilileriyle toplantı yaptı.

Bu sırada tesisin girişinde toplanan çevredeki Aliköy beldesi ile Gümüş, Kızılcakaya, Dulkadir, Karaağaç köylerinden vatandaşlar, daha önce uyarmalarına rağmen tesis yetkililerinin önlem almadığını söyledi. Tesisin güvenlik görevlileriyle tartışan halk, otobüslerle gelen işçilerin tesise girişini engellemeye çalıştı. Tesise girmesine izin verilmeyen otobüs, otoparka çekildi.

Toplantı sürerken İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğüne ait üç aracın tesise girdiği gözlendi. Toplantının ardından vatandaşların yanına gelerek açıklama yapan Çiftçi, konunun uzmanlarıyla toplantı yaparak alınabilecek önlemleri görüştüklerini söyledi.

SORUMLULAR SADECE KONUŞUYOR

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile görüşüp konu hakkında bilgi verdiğini ve onun talimatıyla Ankara’dan yola çıkan ekibin inceleme yapmak üzere bölgeye geleceğini ifade eden Çiftçi, şöyle konuştu: “Şu anda bütün sistem kontrol altında. Her ihtimale karşı burada ekiplerimizle bekleyeceğiz. En ufak bir risk gördüğümüzde planladığımız önlemleri devreye alacağız. Teknik ekip Ankara’dan geliyor. Netice itibariyle buradaki her şeyi teknik ekip söyleyecek.  Köy Hizmetleri ekibimiz gitti, baktı ve yapılabileceklerle ilgili raporlarını verdi. Şu anda arkadaşlarımız baraj çevresinde önlemler almaya başladı. Vatandaşlarımızın canının, malının, hayvanlarının ve bitkilerinin zarar görmesini istemeyiz. Buraya geldiğimde fabrikanın üretimini durdurdum. Üç numaralı set çökmüş ve buradaki su diğer kademelere akıyor. Şu anda fabrikayı kapattık, önlemlerimizi de alıyoruz. Köylerin tahliye edilmesi de dahil bütün önlemler teknik ekibin araştırmasından sonra ele alınacak. Teknik personel ne derse hepsini yapacağız.”

Çiftçi’ye sorunlarını anlatan halk ise tesis yönetiminin maliyetten kaçmak için insan sağlığını tehlikeye attığını; üç yıldır barajın setlerinde sızma yaşandığını iddia etti.(KÜTAHYA)

DULKADİRLİ’NİN KADERİ

Eşme’deki altın madenine karşı mücadelede kullanılmak hedefi ile bir siyanür, altın ve çevre belgeseli çekimine girişen Eşmelilerin, Bergama, Balya ve Kıbrıs Lefke’den sonra gittikleri dördüncü yer Kütahya olur. Uğur Sümer, kameraman Yücel Can ve Evrensel Gazetesi muhabiri Özer Akdemir’den oluşan ekip Eti Gümüş Tesisleri’nin yanıbaşında bulunan Dulkadirli Köyünün başına gelenleri çekmek için yollara düşmüştür bu kez.

Oysa bu köy 700 yılı aşkın bir tarihe ve ünlü Dulkadiroğluları Beyliğine başkentlik yapma onuruna sahip bir köydü. Henüz 20-30 yıl öncesine kadar, eski ihtişamlı günleri kadar olmasa da tarımla, hayvancılıkla, ormancılıkla, diğer Anadolu köylerinin yaptığı uğraşlarla geçinen, “Hoca Nasrettin gibi ağlayıp, Bayburtlu Zihni gibi gülen” bir köydü. 15-20 yıl öncesine kadar 200 kişinin üzerinde olan köy nüfusu bugün 7-8 haneye düşmüşse eğer, bunun en önemli nedeni 1987’lerde birkaç yüz metre ötede açılan gümüş madenleri idi. Etibank’ın 100. Yıl Eti Gümüş İşletmelerinin faaliyete geçmesinin üzerinden 10 yıl geçmişti ki, on yılda 60 kadar köylü akciğer, mide, kalın bağırsak gibi kanserlerden yaşamını yitirdi. Birbiri ardına gelen bu kanserli ölümler üzerine köyün önemli bir kısmı çareyi göç etmekte buldu.

Dulkadirli köyünde 10 yıl içerisinde 56 köylünün kanserden ölmesinin nedenlerini araştıran Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Necla Özdemir, madenin çalışmaya başladığı tarih olan 1987 yılından araştırmanın yapıldığı 1993 yılına kadar geçen süre içerisinde köy halkından 22 kişinin çeşitli kanser türlerinden öldüğünü tespit eder. Yapılan analizler sonrası köy suyunda limitlerin çok üzerinde arsenik olduğunu keşfeden Özdemir, köy evleri ile ilgili de “Evlerin sıva badanasında kullanılan toprak örneklerinde kristalin kuarts saptanmıştır. Bu mineral uzun süre solunduğu taktirde akciğer kanseri riski artar” diye yazar raporuna. Prof. Özdemir’in araştırmasının ardından Etibank borularla köyü başka bir yerden içme suyu getirir, ayrıca köylülerde evlerin sıvasında kuvarsları kullanmayı bırakırlar.

Tavşanlı İlçesine bağlı Dulkadir Köyü Muhtarlığı 5 Şubat 1992 tarihinde Anadolu Üniversitesi Tıp Rektörlüğü’ne köylerindeki kanser olayları ile ilgili araştırma yapılmasını isteyen bir dilekçe ile başvurur. Bu dilekçenin ardından Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof Necla Özdemir başkanlığında bir heyet köyde incelemelerde bulunur. 13 Mayıs 1992’de başlatılan inceleme ve araştırmalar sonucu hazırlanan raporda dikkat çekilen konulardan bazıları şunlardır: “Tavşanlı İlçesi kaymakamlığından alınan yazılı bilgiye göre, köy nüfusu 1980 yılında 190, 1985 yılında 209 ve 1990 yılında 189 kişidir. Son on yılda, köy nüfusuna kayıtlı ve … köyde yaşadığı belirtilen 56 kişinin öldüğü tespit edilmiştir. Ölenlerin yakınlarının sözlü beyanları, mevcut hastane belgeleri veya temin edilen hastane belgelerinin incelemesi sonucu belirlenen ölüm nedeni hastalıkların dökümü şöyleydi:

1. 22 kişi çeşitli kanser türleri,

2. 12 kişi kanser dışı diğer hastalıklar,

3. 22 kişi de ise ölüm sebebi belirlenememiştir.”

2005 yılının Haziran ayında gittiğimiz Dulkadirli’de üç kadın ve yakın bir köyden olduğunu söyleyen bir civciv satıcısı ile karşılaştık. Köylü kadınlara birazcık serpilmiş civcivlerini satmaya çalışırken bir yandan da bizim kim olduğumuzu araştıran adam, “Burada yabancıları pek sevmezler. Adamın topuğuna sıkarlar” diye gözdağı vermeyi de ihmal etmedi. Madenle ilgilendiğimizi söylediğimizde de ilk sorusu, “Nesiyle ilgileniyorsunuz. Madenin olumlu yönleri mi yoksa siyanür olayı mı?” oldu. Köye gelmeden önce köylüler üzerindeki jandarma ve şirket baskısının hâlâ sürdüğü yönünde aldığımız duyumlara, bu misafir sevmez civcivcinin sözleri de eklenince tedirginliğimiz biraz daha arttı. Civciv ve yemlerini verip arabasına binerek uzaklaşan adamın ardından sohbet etmek istediğimiz kadınlar ise çekinerek, korkarak da olsa bazı şeyler anlattılar.

Köydeki ölümlerin madenden sonra meydana geldiğini anlatan Dulkadirli kadınları madenin açıldığı günden bu yana hiçbir köylünün 60 yaşına kadar yaşayamadığını söylediler. İkisinin adı Hatice, diğerinin Esme olduğunu öğrendiğimiz kadınlardan 28 yaşında ve üç çocuğu olduğunu söyleyen Hatice … “Köyde herkes karşı ama ne yapalım. Üç dört kişi çalışıyor bizim köyden madende. Onlar da ekmeklerinden olmasın diye kimse konuşmak istemiyor. Muhtarda madende çalışıyor, yemekhanede bulaşık yıkıyor. Zaten madenciler önce köylerin muhtarlarını işe alarak onları susturuyorlar. Sonra köylülerin susturulması kolay oluyor.” Konuşmak istemeyen, son derece tedirgin bir halde davranan Hatice, “Bizi konuşturuyorsunuz ama yarın bizi bu köyden kovarlar siz madeni kötülemişsiniz diye” derken endişesinin nedenlerini anlatıyor.

Evrensel

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir