Çalışma ve yaşam şartlarının giderek ağırlaştığı, her alanda AKP faşizminin zirve yaptığı, iş güvencemize göz dikildiği, kıdem tazminatının ortadan kaldırılmak istendiği, istihdam bürolarıyla modern kölelik koşullarının dayatıldığı, kadına yönelik şiddetin normalleştirilmeye çalışıldığı, çocuklara yönelik tacizin AKP eliyle korunduğu, Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştirecek çatışmaların tehlikeli şekilde tırmandırıldığı, AKP’nin ısrarla Ortadoğu’daki savaşı mezhepçi, milliyetçi, etnik politikalarla süreklileştirdiği koşullarda emekçiler ve ezilen halklar 2016 1 Mayıs’ına giriyor.
Bizim ekmeğimiz her geçen gün küçülüp haklarımız, özgürlüklerimiz sınırlanırken bir avuç kapitalistten, rantiyerden, asalaktan oluşan mutlu azınlığın serveti büyüyor. Onların hayali gerçekleştikçe biz kaybediyoruz.
Kayıt dışılığın, kuralsız, güvencesiz çalışmanın, Taşeron ve İş Cinayetleri Cumhuriyetinin merkez üssü haline getirilen bir ülkenin ezici çoğunluğunu oluşturan işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, tüm ezilenler olarak bu iki dünya arasındaki farkı her gün iliklerimize kadar yaşıyoruz.
AKP, emek düşmanlığını yeni saldırı yasalarıyla, baskı, sürgün, soruşturma ve cezalarla hayata geçirirken; dil, din, etnik kimlik, kültür, mezhep farklılıklarını kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı siyasetini içte ve dışta savaş politikasıyla hayata geçiriyor.
Biz işsizliğin, yoksulluğun pençesinde kıvranırken O’nlar ülkeyi baskı ve zordan beslenen yolsuzluk ve rüşvet düzenini “Türkiye’ye özgü başkanlık sistemi” ile tamamlamak için ülkeyi kan gölüne çeviriyor. Başta yaşam ve iş güvencemiz olmak üzere her alanda güvencesizliğe mahkûm ederek korku siyaseti üzerinden inşa ettikleri rejime teslim olmamızı, diz çökmemizi istiyorlar.
Kamu emekçisiyle, işçisiyle, işsizi, kadını, genci, ezilen, yok sayılan, ötekileştirilen, yoksullaştırılan halkları olarak hepimiz iç içe geçmiş ortak sorunlar yaşıyoruz. Demokrasinin, adaletin, barışın, kardeşliğin, toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığı bir ülkede emeğin haklarından söz etmenin mümkün olmadığını her gün yaşayarak öğreniyoruz.
Ø Grevli gerçek toplu sözleşme hakkımızın, örgütlenme ve siyaset yapma hakkımızın yok sayılmasına, grev hakkımızın idari işlemlerle ortadan kaldırılmasına,
Ø Yandaş konfederasyon yönetiminin altına imza attığı satış sözleşmeleri ile açlık sınırına yakın yoksulluk sınırına uzak bir maaş dayatmasına,
Ø Ücret ve sosyal haklarda adaletsizliğe yol açan uyduruk statülerle bölünmeye,
Ø Angarya çalışma ile emeğimizin çalınmasına,
Ø Mezarda emekliliğe mahkûm edilmeye,
Ø Ek ödemelerimiz maaşımıza yansıtılmadığı için emekliliğimizde sefalete itilmeye,
Performans tuzağı ile birbirine rakip-düşman hale getirilmeye,
Ø Artan vergi dilimleri ile maaşımızın elimize geçmeden erimesine,
Ø Bütçenin eğitime, sağlığa, emekçilere değil savaşa ve güvenlik politikalarına aktarılmasına,
Ø Soruşturma, sürgün, rotasyon ve mobbing ile itibarsızlaştırılamaya,
Ø Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştirerek kadınları toplumsal yaşamdan dışlayan, daha ucuza ve daha güvencesiz çalıştırılmaya iten sözde “istihdam” paketlerine,
Ø Taksim başta olmak üzere işçi ve emekçilerin ortak hafızasında yer etmiş kent meydanlarının demokratik tepkimizi ifade ettiğimiz mitinglere, toplantılara hukuksuz bir şekilde kapatılmasına,
Ø En insani ve en temel haklarımızı savunduğumuzda “terörist” damgası yemeye, ayrımcılığa, sürgün edilmeye tutuklanmaya, katliamlara,
Ø Başbakanlık Genelgeleri ve faşizan yasalarla hukuku ve adaleti rafa kaldıranlara,
TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI!
İNSAN ONURUNA YARAŞIR, ÖZGÜR, EŞİT VE DEMOKRATİK BİR YAŞAM İSTİYORUZ!
– Bize reva görülen açlığa, işsizliğe, güvencesizliğe, savaşa ve sömürüye karşı, geleceğimize sahip çıkmanın,
– Nitelikli, parasız, ulaşılabilir ve anadilinde kamu hizmetinin,
– Kamu emekçilerini toplu sözleşmede satanlara karşı gerçek bir toplu sözleşme yapmanın,
– Baskılara, soruşturmalara, toplu tutuklamalara, göz altılara son verilmesinin, aralarında KESK’lilerin de bulunduğu, akademisyenlerin, basın emekçilerinin, hukukçuların, muhalif siyasetçilerin, emek ve demokrasi mücadelesi verdikleri için tutuklanıp cezaevlerine konanların özgürlüklerine kavuşmasının,
– Saray’ın ve AKP’nin zulmüne son vermenin,
– Emekçilerin ve ezilen tüm kesimlerin barış ve demokrasi talebini susturmayı hedefleyen 10 Ekim Katliamının gerçek faillerinin ortaya çıkarılmasının,
– Kürt sorununda demokratik çözümün, kalıcı ve onurlu bir barışı inşa etmenin,
– Kadının emeğine, bedenine ve kimliğine dönük saldırıların son bulmasının,
– Çocuklara yönelik cinsel taciz ve tacizcileri kollamanın,
– Doğanın ve yaşam alanlarımızın kar hırsıyla talan edilmesine dur demenin,
Sömürüye, Yoksulluğa, Faşizme, Gericiliğe, Kapitalizme, Emperyalizme
Karşı Mücadeleyi Birlikte Büyüterek
Emeğin, Eşitliğin, Özgürlüğün, Demokrasinin, Barışın Hâkim Olduğu,
“BAŞKA BİR DÜNYA” yı kendi ellerimizle kurmaktan geçtiğini
BİLİYORUZ!
Kamu Emekçileri Olarak
Birlik Mücadele Ve Dayanışma Günümüz
1 Mayıs’ta da
Demokrasi, Eşitlik, Adalet, Barış ve Kardeşlik İçin
Emeğin Saflarında Olacağız!
1 Mayıs Uluslar Arası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günümüzde
Sömürüye, Yoksulluğa, Faşizme Karşı Emek, Barış, Eşitlik ve Özgürlük İçin
Tüm Yurtta Alanlarda Olacağız!
ÜLKEMİZDE YEPYENİ, MUTLU BİR HAYATIN FİLİZLENMESİNİ SAĞLAYACAK,
UMUT SENDE, BENDE, BİZDE
Umut Birliğimizde, Mücadelemizde, Dayanışmamızda!
Rengârenk Bayraklarımızla, Türkülerimizle ve Halaylarımızla
Kol Kola, Omuz Omuza
HAYDİ, 1 MAYIS’A!
KESK’İN SESİ
1 Mayıs 2016 afişleri için lütfen tıklayınız…